Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi’nin 11 Temmuz 2024 Tarihli Basın Açıklaması: 9. Yargı Paketi Hakkında Sert Eleştiriler

Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi’nin 11 Temmuz 2024 Tarihli Basın Açıklaması: 9. Yargı Paketi Hakkında Sert Eleştiriler
Yayınlama: 11.07.2024
Düzenleme: 11.07.2024 06:05
24
A+
A-

Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, 11 Temmuz 2024 tarihinde yaptığı basın açıklaması ile 9. Yargı Paketi (Torba Kanun) hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Gülabi, 36 kanun maddesinde değişiklik öngören bu düzenlemenin toplamda 45 sayfadan oluştuğunu ve kamuoyunun beklentilerini karşılamaktan uzak olduğunu belirtti. Yargı Paketi adı altında sunulan bu düzenlemenin aslında hükümetin önceki hatalarını düzeltmeye yönelik bir Torba Kanun olduğunu vurgulayan Gülabi, kamu vakıflarının yandaş vakıfların hizmetine sunulmasından ve temel hak ve hürriyetlerde herhangi bir iyileştirme getirilmemesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Gülabi Açıklamasında,

9.YARGI PAKETİ (TORBA KANUN)

9.Yargı Paketinde, 36 (Otuz altı) adet kanun maddesinde değişiklik teklifi yapılmaktadır. Kanun değişiklik teklifleri, toplam 45 (Kırk beş) sayfadır. Paket teklif listesinin; ilk 14 sayfası imza sirkülerini, son 11 sayfası değişiklik yapılması önerilen ilgili kanun maddelerini, bu ikisinin arasında kalan 20 sayfalık bölüm ise değişiklik gerekçelerini kapsamaktadır.
Aslında bu paket, kamuoyunda oluşan beklentinin aksine, bir “Yargı Paketi” değil, hükümetin zaman içerisinde yanlış düzenlediği ve uyguladığı kanun maddelerini ve bunlarla ilgili kararnameleri yeniden düzenlediği bir “Torba Kanundur”.
Söz konusu Torba Kanunun (Sözde Yargı Paketi)’nin geneline bakıldığında, özellikle iki önemli kanıya ulaşılmaktadır. Birincisi, paket kanun değişiklikleriyle “Kamu vakıfları, adeta yandaş vakıfların hizmetine amade hale getirilmektedir. İkincisi, değişiklik teklifi yapılan kanun maddelerinin hiçbiri temel hak ve hürriyetlerde iyileştirme içermemektedir.
Hükümet, her sene bir önceki yılda yaptığı yanlışları düzeltmek için yargı paketi adıyla torba kanun yapsa bunun sonu gelmez. Hiç bir kanunu düzgün uygulamadıkları gibi, anayasaya aykırı kanunlar ve kararnameler çıkarmakta, Anayasa Mahkemesi’nin iptali üzerine düzeltmeler yapmaktadır.

Çare, yargı paketi değil, bu iktidarın değiştirilmesidir.
9.Yargı Paketinin, değişiklik teklifi yapılan farklı kanunlara ait 36 (Otuz altı) kanun maddesinin neler olduğu, mahiyeti ve ilgili kanunlarda değişiklik içeren hususlar, 9.Yargı Paketi kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla aşağıda özetlenmiştir;
MADDE 1- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 11 l/b maddesinin dördüncü ve altıncı fıkralarında değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 2- 2004 sayılı Kanunun EK-1. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Maddenin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, istinaf ve temyiz kanun yolu başvurularında hükmün verildiği tarihteki parasal sınırlar uygulanmaktadır.
MADDE 3- 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 180. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenleme yapılmaktadır. Söz konusu maddenin dördüncü fıkrasında, adli yardım ödeneğinin barolar arasında dağıtım esasları düzenlenmiştir.
MADDE 4- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun EK-41. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavında soru sorulacak alanlar arasına, Milletlerarası Hukuk, Milletlerarası Özel Hukuk, Genel Kamu Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku eklenmektedir.
MADDE 5- 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun EK-1. maddesi değiştirilmektedir.
MADDE 6- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 7- 2577 sayılı Kanunun 46.maddesinde düzenleme yapılmaktadır. 2577 sayılı Kanunun “Temyiz” başlıklı 46.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, konusu yüz bin (2024 itibarıyla dokuz yüz yirmi bin) Türk Lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davaların temyiz edilebileceği düzenlenmiştir.
MADDE 8- 2577 sayılı Kanunun EK-1. maddesi değiştirilmektedir. Anayasa Mahkemesi 26/7/2023 tarihli ve E: 2023/36; K: 2023/142 sayılı kararıyla, temyiz edilebilecek kararlarının belirlenmesinde uygulanan parasal sınırın hangi tarihe göre belirleneceğinin kanunla düzenlenmesi gerektiği kararına uygunluk sağlanması amaçlanmaktadır.
MADDE 9- 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 9/A maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, Hâkim ve Savcı Yardımcılığı Sınavında soru sorulacak alanlar arasına, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk eklenmektedir.
MADDE 10- 2802 sayılı Kanunun 100. maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 11- Maddeyle, 2802 sayılı Kanunun 101. maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 12- Anayasa Mahkemesinin 11/10/2023 tarihli ve B: 2023/104; K: 2023/177 sayılı kararıyla. Hâkimler ve Savcılar Kanununun 106. maddesinin altıncı fıkrasının 30/3/2023 tarihli ve 7447 sayılı Kanunla değiştirilen birinci cümlesi iptal edilmiş ve iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
MADDE 13- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun EK-14. maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 14- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa geçici bir madde eklenmektedir, Madde kapsamında açılan ve görülmekte olan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretlerinin maktu olarak belirleneceği hüküm altına alınmaktadır.
MADDE 15- 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 187. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanun hükmü yeniden düzenlenerek evlenen kadının kocasının soyadını alacağı, ancak dilerse kocasının soyadının önünde, önceki soyadını da kullanabileceği, kadının soyadı, kendi soyadı ile daha önceki kocasının soyadından oluşuyorsa bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabileceği hüküm altına alınmaktadır.
MADDE 16- 4721 sayılı Kanunun 286. maddesi değiştirilmektedir. Evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Babalık karinesi, Kanunun 286. maddesi uyarınca, açılan soy bağının reddi davasıyla çürütülebilmektedir. Bu davayı, baba ve çocuk açabilmektedir. Değişiklikle, çocuğun soy bağı sıhhatinin sağlanması amacıyla, baba ve çocuğun yanı sıra anaya da soy bağının reddi davası açma hakkı tanınmaktadır.
MADDE 17- 4721 sayılı Kanunun 289. maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. Anaya da soy bağının reddi davası açma imkânı tanınmaktadır. Hükümle, ananın bu davayı doğumdan başlayarak en geç bir yıl içinde açabileceği düzenlenmektedir.
MADDE 18- 4721 sayılı Kanunun 291.maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir. “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soy bağının reddi davası açabilir.”
MADDE 19- 4721 sayılı Kanunun 314. maddesinin dördüncü fıkrası yeniden düzenlenmektedir. Teklifle, ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin birlikte evlât edinilmesi halinin yanında, diğer evlât edinme hallerini de kapsayacak şekilde düzenleme yapılmaktadır. Buna göre, tek başına evlât edinmede veya üvey evladın evlât edinilmesinde ana veya baba adı olarak evlât edinenin; ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlının ya da ergin kişilerin birlikte evlât edinilmesi hallerinde ise ana ve baba adı olarak evlât edinenlerin adlarının yazılmasına olanak sağlanmaktadır. Ayrıca hükümle, evlât edinilmeleri rızalarına bağlı olan kimseler açısından, ana veya baba hanesine evlât edinenlerin adlarının yazılması işlemleri, evlât edinilenlerin taleplerine bağlı kılınmaktadır.
MADDE 20- İstinaf kanun yolunda hukuk daireleri arasındaki iş bölümü uyuşmazlıklarının hızlı bir şekilde giderilmesi amacıyla, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna 35/A maddesi eklenmektedir.
MADDE 21- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikâyet süresinin, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyeceği öngörülmektedir. Böylelikle bu suç bakımından azami şikâyet süresi belirlenmektedir.
MADDE 22- 5237 sayılı Kanunun 75. maddesinin altıncı fıkrasında düzenleme yapılmaktadır. “Kovuşturmanın mecburiliği” ilkesinin istisnası niteliğini taşıyan “ön ödeme” gibi alternatif yöntemler, belirli bir ceza eşiğinin altında bulunan suçları işleyen kişilerin, ceza infaz kurumlarının etkilerinden uzak tutulması, Devletin infaz külfetinden ve mahkemelerin iş yoğunluğundan kurtarılması amaçlarının yanı sıra cezanın genel ve özel önleme amaçlarını da gerçekleştirecek etkili birer ceza politikası aracı olarak uygulanmaktadır.
MADDE 23- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, Türk Ceza Kanununun 125. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen hakaret suçu bakımından uzlaştırma hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmektedir.
MADDE 24- 5271 sayılı Kanunun 254. maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kovuşturma evresinde uzlaşma gerçekleştiği takdirde, edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde dava hakkında durma karan verileceği ve uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunacağı hüküm altına alınmaktadır.
MADDE 25- Maddenin birinci fıkrasıyla, 5237 sayılı Kanunun 73. maddesinin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemenin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla soruşturma veya kovuşturma evresine geçilmiş şikâyete bağlı olan hakaret suçu bakımından uygulanmayacağı ve bu soruşturma ve kovuşturmaların genel hükümlere göre sonuçlandırılacağı kabul edilmektedir.
MADDE 26- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 33 üncü maddesinde düzenleme yapılmaktadır. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunla 5395 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapmak suretiyle sosyal çalışma görevlilerinin, mahkemeler bünyesine atanma usulünden vazgeçilerek bu hizmetlerin daha iyi verilebilmesi için adliyelerde kurulacak müdürlüklere atanması sağlanmıştır.
MADDE 27- 5737 sayılı Vakıflar Kanununun, 77. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Vakıflar, tarihi süreçte yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir. Bu hali ile vakıflar önemli bir görevi ifa etmektedir. Vakıfların yaşaması ve topluma hizmet sunabilmesi için varlıklarım sürdürmeleri gerekmektedir. Yapılan düzenlemelerle vakıfların varlıklarım sürdürebilmelerine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
MADDE 28- Anayasa Mahkemesi, 4/5/2023 tarihli ve E: 2022/36; K: 2023/84 sayılı, 28/9/2023 tarihli ve E: 2022/139; K: 2023/158 sayılı ve 8/11/2023 tarihli ve E: 2020/65; K: 2023/187 sayılı kararlarıyla idari görevlerde çalışanlar dâhil olmak üzere hâkim ve savcıların kadrolarının kanunla düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek söz konusu kadroları ihdas eden Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini iptal etmiştir.
MADDE 29- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun EK-1. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, parasal sınırlarda yeniden değerleme oranında artırma yapılması sonucunda belirlenen sınırların 10 (On) Türk lirasını aşmayan kısımlarının dikkate alınmayacağı hükmü, bin Türk lirasını aşmayan kısımların dikkate alınmayacağı şeklinde değiştirilmektedir. Bu şekilde yeniden değerleme sonucu belirlenen parasal rakamın bin lirayı geçmeyen küsuratı nazarı itibara alınmayacaktır.
MADDE 30- Anayasa Mahkemesi, 4/5/2023 tarihli ve E: 2022/36; K: 2023/84 sayılı, 28/9/2023 tarihli ve E: 2022/139; K: 2023/158 sayılı ve 8/11/2023 tarihli ve E: 2020/65; K: 2023/187 sayılı kararlarıyla idari görevlerde çalışanlar dâhil olmak üzere hakim ve savcıların kadrolarının kanunla düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek söz konusu kadroları ihdas eden Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararların gerekçeleri ve kadro ihtiyacı dikkate alınarak, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı kadrolarının kanunla düzenlenmesi amacıyla 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununa yeni bir madde eklenmektedir.
MADDE 31- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 17/B maddesine fıkra eklenmektedir. Düzenlemeyle, icra edilebilirlik şerhi verilen arabuluculuk anlaşma belgesine istinaden tescil talebinde bulunulabileceği açık hükme bağlanmaktadır.
MADDE 32- 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin on birinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin 14/3/2024 tarihli ve E: 2023/160; K: 2024/77 sayılı kararıyla, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin on birinci fıkrasında yer alan “…bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.” şeklindeki ibare ile “Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” şeklindeki ikinci cümlesi iptal edilmiştir.
MADDE 33- 6325 sayılı Kanunun 18/B maddesine fıkra eklenmektedir. Düzenlemeyle, taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin icra edilebilirlik şerhi verilen arabuluculuk anlaşma belgesine istinaden tescil talebinde bulunulabileceği açık hükme bağlanmaktadır.
MADDE 34- Maddeyle, 6325 sayılı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, arabulucular siciline kaydedilebilmek için arabuluculuk eğitimini tamamlamaları ve gerekli diğer şartları taşımaları durumunda mesleğinde yirmi yıl kıdeme sahip olanların yazılı sınava tabi tutulmayacakları hüküm altına alınmaktadır.
MADDE 35- 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 3. maddesinin on ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. 7036 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin on ikinci fıkrası ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin on birinci fıkrası aynı hükümlerini içermektedir.
MADDE 36- 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna geçici madde eklenmektedir. Maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, Türk Ceza Kanununun 282, 314 ve 315. maddelerinde veya Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde düzenlenen suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 133. maddesi gereğince şirketlere veya 128. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca malvarlığı değerlerine kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süreyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atanabilmesine imkân tanınmaktadır. Belirtmek gerekir ki, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevi soruşturma ve kovuşturma sürecince devam edecek olup, soruşturma ve kovuşturmanın sonuçlanması halinde bu görev sona erecektir.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

WhatsApp