Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, 10 aylık çalışma süresiyle sınırlı olması nedeniyle her yıl binlerce öğretmeni mağdur etmeye devam ediyor. Okulların kapanmasıyla birlikte sözleşmeleri sona eren öğretmenler, geçimlerini sağlamak için yeni iş arayışlarına girdi.
Haziran ayının ortasında öğrencilerine karne veren sözleşmeli öğretmenler, Temmuz ve Ağustos aylarında geçimlerini sürdürebilmek için garsonluk ve mevsimlik tarım işçiliği gibi çeşitli geçici işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu durum, eğitimcilerin meslekleriyle ilgili olmayan işlerde çalışarak geçimlerini sağlama çabasını ortaya koyuyor.
Sözleşmeli öğretmenler, 10 aylık çalışma süresinin ardından kalan 2 aylık dönemde işsiz kalmalarına tepki gösteriyor. Öğretmenler, bu sürenin maddi ve manevi olarak zorlayıcı olduğunu belirtiyor. Birçok öğretmen, sözleşmelerin 12 aylık yapılması gerektiğini savunarak, bu durumun düzeltilmesi için yetkililere çağrıda bulunuyor.
Sözleşmeleri biten öğretmenlerin büyük bir kısmı, turizm bölgelerinde garsonluk yaparak ya da mevsimlik tarım işçiliği yaparak geçici çözümler bulmaya çalışıyor. Ancak bu işler, öğretmenlerin eğitim seviyeleri ve yetenekleriyle uyuşmadığı gibi, aynı zamanda düşük ücretler ve zor çalışma koşulları nedeniyle de sorunlara yol açıyor.
Eğitim camiası ve sendikalar, sözleşmeli öğretmenlerin 12 aylık süreyle istihdam edilmesi ve kadrolu öğretmen statüsüne geçirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu sayede öğretmenler, yılın tamamında iş güvencesine sahip olacak ve mesleklerine uygun işlerde çalışarak öğrencilerine daha iyi hizmet verebilecekler.
Sözleşmeli öğretmenlerin işsiz kalma sorunu, her yıl tekrarlanan bir sorun olarak gündemdeki yerini koruyor. Öğretmenler, geçim sıkıntıları nedeniyle eğitim dışı işlerde çalışmak zorunda kalırken, bu durum hem öğretmenlerin hem de eğitim sisteminin kalitesini olumsuz etkiliyor. Sorunun çözülmesi için yetkililerin adım atması ve öğretmenlerin haklarının korunması büyük önem taşıyor.