Eski TRT Spikeri ve Uluslararası Basın Kartı (IPC) Sahibi KHK’lı Sırrı Er, Adolf Hitler’in iktidara geliş sürecini hatırlatarak, otoriter rejimlerin nasıl muhalefeti susturduğunu ve basın özgürlüğünü yok ettiğini vurguladı. “Zayıf ve kırgın olmuş olabilirim ama asla dönek olmadım!” diyerek döneklik kavramına sert tepki gösteren Er, geçmişten ders çıkarılması gerektiğini belirtti. #GenelAf etiketiyle yaptığı paylaşım ise af tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Bu açıklamalar, siyasi özgürlükler ve ifade hakkı üzerine önemli bir mesaj olarak değerlendirildi.
Siyasi figürlerin tutumları ve tarihsel olaylar üzerinden yapılan güncel yorumlar, Türkiye’nin siyasi atmosferinde yankı uyandırmaya devam ediyor.
Eski TRT Spikeri ve Uluslararası Basın Kartı (IPC) Sahibi KHK’lı Sırrı Er, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Adolf Hitler’in iktidara geliş sürecini ve propaganda yöntemlerini hatırlatarak, otoriter rejimlerin nasıl güç kazandığını vurguladı.
Sırrı Er’in açıklamalarına göre, Hitler iktidarı ele geçirdikten sonra muhalefeti susturmak için sert adımlar attı. Tüm muhalefet partilerini kapattı, karşı çıkanları hapse attırdı ve referandum yoluyla tüm yetkileri kendisinde topladı. Böylece, “Tek halk, tek imparatorluk, tek lider” sloganıyla bir tek adam rejimi kurdu.
Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels’in, Nazi Partisi’ne muhalif herkesi “vatan haini” ilan ettiğini belirten Er, eleştirinin suç haline geldiği, hukukun tamamen askıya alındığı bir düzenin nasıl inşa edildiğini gözler önüne serdi.
Sırrı Er, II. Dünya Savaşı sonrası Nazi Partisi’nin yasaklanmasını hatırlatarak, o dönemde Hitler’e bağlılık gösterenlerin daha sonra desteğini inkar ettiğini söyledi. Bu noktada, döneklik kavramına vurgu yaparak, “Zayıf ve kırgın olmuş olabilirim ama asla dönek olmadım!” ifadelerini kullandı.
Sırrı Er’in paylaşımı, otoriter yönetimlere ve geçmişten ders çıkarılmasına yönelik güçlü bir mesaj içerirken, #GenelAf etiketiyle yaptığı paylaşım, siyasi mahkumlar ve hukuki süreçlere dair bir af talebini de gündeme getirdi.
Bu açıklamalar, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne dair tartışmaları gündemde tutmaya devam ediyor.