İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze’deki çatışmaları sona erdirecek ateşkes anlaşmasını ve rehine değişim planını onayladı. Anlaşmaya göre, Hamas 33 rehineyi serbest bırakacak, karşılığında İsrail 1.700’den fazla Filistinli tutukluyu salıverecek. Ayrıca, Gazze’ye günlük 600 yardım tırı gönderilecek. Ancak Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, anlaşmaya karşı çıkarken istifa edeceğini duyurdu. Anlaşma, hükümetin tamamı tarafından oylanacak ve onaylanması halinde pazar günü yürürlüğe girecek.
İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze’deki çatışmaları sona erdirecek olan ateşkes anlaşmasını ve rehineler değişimi planını onayladı. Şimdi bu anlaşma, hükümetin tamamı tarafından oylanacak ve onaylanması halinde pazar günü yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Ateşkesi içeren bu anlaşma, hem İsrail hem de Hamas için önemli bir dönemeç anlamına geliyor. Anlaşmaya göre, Hamas, 33 rehineyi serbest bırakacak. Serbest bırakılacak kişiler arasında çocuklar, kadınlar ve yaşlılar yer alıyor. Bunun karşılığında ise İsrail, 1.700’den fazla Filistinli tutukluyu serbest bırakmayı kabul etti. Serbest bırakılacak kişiler arasında 700’ün üzerinde terörist, 1.000’den fazla Gazze’den yakalanan kişi ve 47 eski tutuklu yer alıyor.
Ateşkese ilişkin diğer bir önemli madde ise insani yardım konusuyla ilgili. Anlaşmaya göre, Gazze’ye günlük 600 yardım tırı girişi yapılacak. Bu, bölgedeki insani krizle mücadele için büyük bir adım olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Gazze’den yerinden edilmiş Filistinlilerin kendi bölgeleri içinde serbestçe hareket edebileceği belirtiliyor.
Siyasi açıdan ise anlaşmaya karşı olan isimler de var. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, ateşkese karşı çıkarken, anlaşmanın onaylanması halinde istifa edeceğini duyurdu. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise anlaşmaya karşı oy kullanacağını ancak hükümette kalmayı sürdüreceğini açıkladı.
Anlaşmanın tam anlamıyla onaylanabilmesi için İsrail hükümetinin tamamının oylaması gerekecek. Eğer anlaşma onaylanırsa, Gazze’deki ateşkes pazar günü başlayacak ve rehine değişimi de hızla gerçekleştirilecek.
Bu gelişme, Katar, Amerika Birleşik Devletleri ve Mısır’ın aracılığıyla yapılan yoğun diplomatik müzakerelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.