Necip Hablemitoğlu Davası: Adaletin Unutulmadığı 23 Yıl
23 yıl…
Bir ömürlük zaman diliminde neler değişti, neler değişmedi?
Necip Hablemitoğlu’nun aydınlatılamayan ölümü üzerinden geçen bu süre, Türkiye’de hukukun, adaletin ve vicdanın ne denli örselendiğini gözler önüne seriyor.
Hablemitoğlu davası, yalnızca bir cinayet soruşturması değil; aynı zamanda devletin şeffaflığı, yargının bağımsızlığı ve geçmişin karanlıklarıyla yüzleşme iradesiyle doğrudan ilgili bir toplumsal sınav. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen ailesinin ve toplumun hakikat arayışı, yargı koridorlarındaki belirsizliğe hapsedilmek isteniyor.
Türkiye’de cezasızlık zırhıyla korunan karanlık ne kadar derinse, toplumun vicdanı o kadar huzursuz. Hukuk, ancak siyaset üstü bir biçimde, herkes için eşit işlediğinde anlamlıdır. Dosyalar sürüncemede kaldıkça, failler korunup sorular cevapsız bırakıldıkça, adalet duygusu yerini derin bir inançsızlığa bırakır. Oysa gerçek adalet, hiçbir siyasi pazarlığa kurban edilemeyecek kadar hayatidir.
Bizim için “barış”; sadece çatışmasızlık hali değil. Kayıp yakınlarının bir ömür vakfettiği adalet taleplerinin karşılanması ve zedelenen aidiyet hislerinin onarılmasıdır. Bizim için “barış”; geleceği inşa etmek için hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan, dünün karanlıklarını aydınlatma cesaretini göstermektir.
Hablemitoğlu davasının sonuna kadar takipçisi olmak, demokrasiye ve hukuka sahip çıkmanın bir gereğidir. Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmadan ve adalet yerini bulmadan, bu ülkeye kalıcı bir huzur ve temiz bir gelecek gelmeyecektir.
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol