Doç. Dr. Fatma Zehra Fidan ve MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat, Türkiye’de milyonlarca insanı etkileyen KHK sorununu masaya yatırdı. Kulat, “Toplumun %65’i çözüm bekliyor. Bu mesele çözülmeden hiçbir problem kalıcı olarak çözülemez.” dedi.
Kamuoyunda uzun süredir tartışılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduriyetleri, Doç. Dr. Fatma Zehra Fidan’ın YouTube kanalında yayımlanan özel bir röportajla yeniden ülke gündemine taşındı.
Programın konuğu, MAK Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, Türkiye genelinde yaptıkları kapsamlı kamuoyu araştırmasının sonuçlarını ve siyaset kurumuna düşen sorumlulukları anlattı.
Kulat, yaptıkları araştırmanın 64 milyon seçmeni temsil edecek şekilde tasarlandığını ve 3.200 kişiyle yüz yüze görüşülerek tamamlandığını belirtti.
Araştırmada, KHK sorununun Türkiye’nin en önemli ilk üç toplumsal sorunu arasında yer aldığını söyledi.
“Araştırmamızda katılımcıların %65’i KHK meselesinin çözülmesi gerektiğini belirtti. Bu oran sadece mağdur kitleyi değil, toplumun genelini yansıtıyor. Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Hem iktidar hem muhalefet bu sesi duymalı. Çünkü vatandaş net konuşuyor: ‘Çözün.’”
Kulat, çalışmanın MAK Danışmanlık’ın abone gelirleriyle finanse edildiğini, hiçbir siyasi partiden destek alınmadığını vurguladı.
“Liberal Parti de dahil olmak üzere farklı partiler bizim abonemiz. Araştırmalarımız bilimsel temelde yapılır, siyasi aidiyet gözetmez.” dedi.
Kulat, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası ihraç edilen kişilerin sadece kendi hayatlarının değil, ailelerinin de büyük travmalar yaşadığını vurguladı.
“Aile eksenli bir toplumuz. Bir birey mağdur olduğunda, o evdeki herkesin yaşamı etkileniyor. Önceki darbelerde nüfus oranına göre bu kadar geniş bir mağduriyet yaşanmamıştı. Artık bu travmanın bitmesi gerekiyor.”
Kulat ayrıca, devletin yetişmiş insan kaynağını kaybetmesinin ekonomik ve kurumsal maliyet oluşturduğuna dikkat çekti:
“Öğretmen, doktor, mühendis, akademisyen… Bunlar devletin imkanlarıyla yetişmiş insanlar. Suçlularla suçsuzları ayırmak zorundayız. Beraat etmiş, takipsizlik almış kişilerin asli haklarına dönmesi hem hukuk hem vicdan gereğidir.”
KHK Platformları Birliği adına konuşan Doç. Dr. Fatma Zehra Fidan, yıllardır süren sessizliğin sona ermesi gerektiğini belirtti.
“KHK meselesi artık bir hukuk sorunu değil, sosyal bir felakettir. Takipsizlik almama rağmen kamuya dönemiyorum. 300 bin KHK’lı, milyonlarca aile bu acıyı yaşıyor. 140’tan fazla intihar vakası kayıtlara geçti. Bu tablo, bir ülkenin vicdanını sarsmalı.”
Fidan, yapılan kamuoyu araştırmasının önemine değinerek, “Bu araştırma hepimizin anlattığından çok daha etkili oldu. Türkiye toplumuna, siyasete ve dünyaya bu meselenin büyüklüğünü gösterdi.” ifadelerini kullandı.
Kulat, KHK mağduriyetlerinin çözülmesinin devletin itibarını zedelemeyeceğini, aksine güçlendireceğini belirtti:
“Devletin en büyük sermayesi güven duygusudur. İnsanlar adaletin işlediğine inanırsa, devlete bağlılık artar.
Bu nedenle takipsizlik ve beraat kararları idare mahkemelerine bağlayıcı hale gelmeli. Masum insanlar artık asli durumlarına dönmeli.”
Kulat, mağduriyetlerin uzamasıyla birlikte yeni nesilde toplumsal güven kaybının oluştuğunu söyledi:
“Gençler artık ‘adalet yok’ duygusuyla büyüyor. Bu, sadece bireyleri değil, toplumun geleceğini tehdit ediyor. Dini değerlere, devlet kurumlarına güven sarsılıyor. Devlet bunu tamir etmeli.”
Programın sonunda Doç. Dr. Fidan, “Bu konu konuşuldukça çözülecek. KHK meselesi sadece bir yönetim hatası değil, Türkiye’nin vicdan testidir.” diyerek umut mesajı verdi.
Kulat ise sözlerini şu cümleyle noktaladı:
“Her dert geçer. Devlet aşar, millet ferahlar. Yeter ki adalet yerini bulsun. Bu meseleyi çözen siyaset, tarihe ‘darbeyi püskürttü ve travmayı sardı’ diye geçer.”
MAK Araştırma’nın raporuna göre:
Cumhur İttifakı partileri, KHK meselesinde genellikle “güvenlik temelli” yaklaşımı sürdürüyor. Ancak son dönemde bazı milletvekilleri, “beraat ve takipsizlik alanların durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği” yönünde açıklamalar yaptı.
CHP, uzun süredir KHK’lıların haklarının iadesi için Meclis’te girişimlerde bulunuyor. Parti yönetimi, “hukuksuzlukların giderilmesi, OHAL Komisyonu kararlarının gözden geçirilmesi” yönünde çağrılar yapıyor.
Meclis’te kurulan “Terörsüz Türkiye Komisyonu”na katılmayan İYİ Parti, bireysel açıklamalarla “adil yargılanma hakkı” vurgusu yapıyor.
Ancak net bir çözüm önerisi kamuoyuna sunulmuş değil.
Liberal Parti ise MAK araştırmasına katkı sunan partiler arasında yer aldı. Parti yönetimi, “KHK sorunu, insan hakları ve özgürlükler temelinde çözülmeli. Beraat ve takipsizlik kararları tam anlamıyla uygulanmalı.” görüşünü savunuyor.
KHK meselesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının da dikkatini çekiyor.
Son dönemde AİHM’in Türkiye’ye yönelik ihlal bildirimlerinin büyük kısmı, “adil yargılanma hakkı” ve “ifade özgürlüğü” kapsamında KHK dosyalarına ilişkin.
Mehmet Ali Kulat’ın ifadesiyle, KHK meselesi sadece geçmişin değil, geleceğin de sorunu.
“Bu mesele çözüldüğünde Türkiye’nin adalet duygusu yeniden inşa edilecek. Devletin saygınlığı artacak, toplumsal barış güçlenecek.
KHK sorunu çözülmeden, hiçbir problem tam olarak çözülemez.”
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol
🔹 Türk yargısında reform şart!
🔹 AİHM’in binlerce dosyayı Türkiye’ye bildirmesi, artık görmezden gelinemeyecek bir adalet krizini gösteriyor.
🔹 Hukuk devleti; güçlü değil, adil olabilen devlettir.