Kadın ve çocuklara yönelik şiddet Türkiye’de hızla artarken, hükümetin bu sorunu çözmeye yönelik adımları belirsizliğini koruyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, şiddet mağdurlarının korunmasını zorlaştırdı. Kadınlar, şikayet ve uzaklaştırma kararlarına rağmen, çoğu zaman koruma altında olamıyor. Bu durum, toplum için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Adaletin sağlanması ve şiddetin sona ermesi için güçlü bir hukuk sistemi ve sosyal farkındalık gereklidir. Adalet, tüm bireylerin hakkıdır.
Son yıllarda Türkiye’de kadın ve çocuklara yönelik şiddet olayları maalesef artış göstermeye devam ediyor. Her geçen gün daha fazla kadın, yaşamlarını tehdit eden şiddet vakalarıyla karşı karşıya kalıyor. Devletin gücünü simgeleyen saraylar inşa edilirken, adaletin sağlanması için atılacak adımlar sorgulanıyor.
Kadın cinayetleri Türkiye’nin dört bir yanında bir araya gelen kadınlar tarafından protesto ediliyor. Adalet arayışı her gün sokaklarda yankılanıyor, ancak hükümetin bu sorunun çözümüne dair aldığı ya da alacağı emniyet tedbirleri hala belirsizliğini koruyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından, şiddet mağduru kadınların korunmasına yönelik önlemlerin yetersiz kalması, bu sorunu daha da derinleştiriyor.
Kadınlar, şikayet ve uzaklaştırma kararlarına rağmen, çoğu zaman şiddet uygulayanlardan korunamıyor. Bu durum, sadece bireyler için değil, toplumun tamamı için büyük bir tehlike arz ediyor. Hükümet yetkililerinin bu kritik konuda ne tür adımlar atacağı ve mağdurların güvenliğini sağlamak adına neler yapacağı merakla bekleniyor.
Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin son bulması için tüm kesimlerin ortak bir duruş sergilemesi, güçlü bir hukuk sistemi kurulması ve sosyal farkındalığın artırılması şart. Unutulmamalıdır ki adalet, sadece güçlülerin değil, tüm bireylerin hakkıdır.