Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, 25 Eylül 2024 tarihli basın açıklamasında Türkiye’deki adalet sistemini ve hükümetin politikalarını eleştirdi. Avukat Dilek Ekmekçi’nin tutuklanmasını, Narin bebek cinayetinin örtbas edilmesini ve öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın adil yargılanmamasını örnek gösterdi. Ayrıca, KHK’lı ailelerin çocuklarının asılsız suçlamalarla yargılandığını, polis memuru Şeyma Yılmaz’ın güvenlik zaafları nedeniyle şehit edildiğini vurguladı. Gülabi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın israfını eleştirerek, Türkiye’nin “tek adam” yönetiminden kurtulması gerektiğini ifade etti.
Sevgili Türkiye,
Size Türkiye’deki ekonomik sıkıntının da temeli olan, ekmeğinizin pahalı olmasına, çoluğunuzun çocuğunuzun can güvenliğini de tehlikeye atan adalet sistemimizin hallerinden bahsedeceğim.
Kız çocuklarının fuhuşa sürüklenmesine karşı mücadele eden Avukat Dilek Ekmekçi, siz ahlaksızlıkları duymayasınız diye, 1 Eylül’de tutuklandı. Şimdilik susturuldu. Ama Fuhuş çeteleri bir müddet rahat edemeyecekler. Çünkü Ekmekçi mahkemede de konuşacaktır.
19 Ağustos’tan beri, 8 yaşında, bütün köyün işbirliği ile katledilen Narin bebeğin neden öldürüldüğü, işin içine siyaset karıştığı için bilinmiyor. Hükümet onu da kararttı. Hukuksuzluk, çocuk cinayetlerinin bile üstünü örtüyor. Bu hükümet karıştığı her şeyi bozuyor.
12 Eylül 2024’te Kayseri’de Yüksel Yalçınkaya isimli bir öğretmenin duruşması vardı. Yalçınkaya, FETÖ suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası almış, ceza süresini de hapishanede geçirmiş. Sonra Yargıtay, AYM ve AİHM’de kendisinin adil yargılanmadığı şikayetiyle davalar açmış bir mazlum. AİHM 26 Eylül 2023’te Yalçınkaya’nın suçlanmasının, tutuklanmasının ve ceza almasının TCK ve evrensel hukuk kurallarına göre haksız olduğuna karar verdi. AİHM’in kesin kararlarının Anayasamızın 90ncı maddesine göre mutlaka uygulanması lazım. 12 Eylül’de yapılan duruşmada, mahkeme Yalçınkaya’nın cezalandırılmasına tekrar karar verdi. Hükümet, kanunları uyguluyormuş gibi yaparak adalet sistemimizi felç etmiştir.
19 Eylül’de KHK TV editörü Sn. Ahmet Erkan Yiğitsözlü’nün Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamasını gözlemci olarak takip ettik. Savunma avukatı mahkeme başkanından bir ricada bulundu: “Başkanım, savcılık müvekkilimi suçladığı konularla ilgili bir tane delil sunsun ben ondan sonra savunma yapacağım” dedi. Savcı neredeyse sandalyesinden düşecekti. Beş dakika ara istedi. Sonra, hiçbir delil sunmadan cezalandırma istedi.
Savcı, mahkemedeki şaşkınlığının intikamını dün akşamüstü aldı. Ahmet Beyi bir konuda ifade vermesi için adliyeye çağırdı. Sonra mesai bitti deyip ifadesini almayıp nezarete attırdı. Ahmet Erkan Beye geçmiş olsun, bu sabah serbest bırakıldı.
23 Eylül’de İstanbul’da Çağlayan adliyesinde 24. Ağır ceza mahkemesinde başlayan ve hepimizin kız çocukları davası olarak bildiğimiz dava başladı. Yaşları 18’in altında olan 14 kız çocuğu yargılanıyor. Suçları ne mi? KHK’lı insanların çocukları olmak. Hükümet, FETÖMETRE’yi icat eden sahtekârın dediği gibi, ikinci nesle de rahat vermek istemiyor. Çocuklara “neden namaz kıldınız, neden sinemaya gittiniz, neden Yemek Sepeti’nden sipariş verdiniz, evinizde ne yapıyorsunuz?” gibi abuk sabuk sorular hem karakolda, hem savcılıkta sorulmuş hem de mahkemede soruluyor. 28 Şubat, sanki yeniden hortladı. Milletvekili Sn. Ömer Faruk Gergerlioğlu da bunu eleştiren sosyal medya paylaşımları yapınca, hâkimin canı sıkılmış ve milletvekilini mahkeme salonundan dışarı çıkartıyor.
İstanbul’da şehit edilen polis memuru Şeyma Yılmaz, hükümetin güvenlik politikasının kurbanı olmuştur. 26 sabıkası olan katilin eski bakanla fotoğrafları çıkıyor. Çok sabıkası olan bütün suçluların eski bir bakanla mutlaka fotoğrafı çıkıyor. 14 yaşındaki kız çocuğunun evini robocop kıyafetli özel harekât polisleri ile basıp, onları ters kelepçe ile karakola getiren emniyet, bu seri suçluyu kelepçesiz olarak karakola almış. O da hem karakoldan kaçmış hem de kendisini kovalayan polislere saldırıp birini şehit etti, diğerini de yaraladı. Milletimizin başı sağ olsun. Hükümet bütün muhaliflerini ve gazetecileri terörle ya da teröre yardımla suçladığı için, polis onları gözaltına alırken terör protokolünü uyguluyor. Bakanla fotoğrafı olan adli suçlulara ise masumiyet karinesini uyguluyor. Çünkü korkuyor: fetöcü olmakla suçlanıp hapse de düşebilir, KHK’lı olup işsiz de kalabilir. Türkiye üzerinde, rejimin sebep olduğu bir KHK korkusu ve baskısı var. Artık bu korku, polislerimizin bile canını almaya başladı.
Sizin ekmeğinizin her gün biraz daha küçülmesine sebep olan, iktidarın müsrifliği devam ediyor. 12500 lira maaş alan emekliden tasarruf isteyen Çerezci Maliye Bakanı, Saray’ın israfını durduramıyor. Sarayın günlük masrafı 21,5 milyon lira. Yani günde 1720, ayda 51,600, yılda 619,200 emeklinin maaşını tüketiyor. Saray, tek başına bütün Adana halkı kadar masraf yapıyor. Buna dağ dayanmaz, hazine hiç dayanmaz.
Çerezci Bakan habire enflasyon düşecek diyor. Faizleri bunun için artırdı, ama bir yandan da Merkez Bankası para basmaya devam ederek emisyonu artırıyor. Bunlar hükümetin israfını durdurmadan ne enflasyonu düşürebilirler, ne de işsizliği azaltabilirler.
Sevgili Türkiye,
Dünyanın beşten büyük olduğuna inandığımız gibi, Türkiye’nin de Tek Adam’dan büyük olduğuna inanıyoruz. Ben Tayyip Erdoğan idaresinden çok sıkıldım. Siz sıkılmadınız mı?
Yoksulluktan ve adaletsizlikten kurtulmamızın tek yolu bu rejimden ve bunu inşa eden bugünkü yöneticilerden kurtulmaktır. Liberal Parti, donanımlı kadrolarıyla seçimde huzurunuzda olacaktır. Kul hakkını yemeyen ve yedirmeyecek olan kadrolarıyla sizin sofranızın zenginleşmesine, çocuklarımızın geleceğe mutlulukla bakacağı Türkiye’yi yeniden inşa etmeye hazırız.