19 MAYIS VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ:
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı günkü ülkenin genel manzarasını anlatarak başlar Nutuk’a: “ Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Birinci Dünya Savaşı’nda mağlûp olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta yenilmiş, şartları ağır bir anlaşma imzalanmış. Büyük harbin uzun seneleri boyunca millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi harbe sokanlar… firâr etmişler. İktidarda olanlar… sadece koltuklarını koruyacak tedbirler araştırıyor… Ordunun elinden silah ve cephanesi alınmış ve alınmakta…”
Atatürk’ün Nutuk’taki bu girişin tanımladığı durumu dönemin şahidi bir çok hatırattan da okuduk. Vatan işgal edilmiş, ordu dağıtılmış, kurtuluş umudu kalmadığı için manda yönetimini savunanlar bile ortaya çıkmış. Mustafa Kemal Paşa ve 5 arkadaşı “milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır!” dediler. Millete bu azim ve kararlığı milletin liderleri olarak ta kendileri aşılayacaklardı.
İşgalden kurtulmak istiyorlar, ancak ordu yok, silah yok, para yok, hükümet de yok.
Türkiye, demokratik haklar açısından bakılınca, bir zorba çete tarafından ele geçirilmiş görüntüsü vermektedir. Temel hak ve özgürlüklerden sayılan hayat, hürriyet, mülkiyet gibi doğal haklarımızın hepsi elimizden alındı. On senedir vatandaş olarak tek fonksiyonumuz neredeyse, haklarımızı gasp edenlerin kurguladıkları hileli seçimlere katılarak onların uluslararası meşruiyetini sağlamaktan ibaret oldu.
Millet olarak, bu tuzaktan kurtulabilmemiz için önümüze düşecek güvenilir liderlere ihtiyacımız vardı: İyi Parti çıktı, oraya koştuk.. DEVA ve Gelecek çıktı. Birisi İçişleri bakanlığı yapmış, cesur bir kadın; birisi bütün dünyanın çok iyi tanıdığı hem ekonomiyi, hem de dışişleri bakanı olarak uluslararası ilişkilerimizi iyi yönettiğine inanılan Babacan; bir başkası Stratejik Derinliğimizi bilen, uluslararsı ilişkiler ve Siyaset Bilimi hocası, Dışişleri Bakanı, Başbakanlık yapmış Davutoğlu.. dev gibi insanlar.. Bunlara inandık ki, bizi içine düştüğümüz tuzaktan kurtaracaklar. Sonuç hezimet oldu. Şunu anladık, umut içi boşalmış koca koca adamlarda değil, kocaman yüreği olan iradesi güçlü insanlardaydı.
Liberal Parti kadrosu böyle ortaya çıktı. Evrensel siyaset ve hukuk prensipleriyle siyaset yapacak; halkın yeni liderleri olacak bir kadro… Siyasi geçmişi olmadığı gibi, halkının haklarını geri almaktan başka gelecek kaygısı da olmayan bir kadro.
Liberal Parti’nin davası, insan hakları ve adalet adına, siyasi bir ihkak-ı hak davasıdır. Ortaya çıktığı ortam itibariyle, deve dişi gibi büyük sandığımız, adamların ve kadroların parça olup döküldüğü, büyük paralara ve teşkilatlanmaya sahip olmanın bile yetmediği, tehlikeli ve kaypak bir ortamdır. “Yok mudur, kurtaracak bahtı kara maderini?” feryadına, evrensel bir anlayışla verilmiş cevaptır.
19 Mayıs 1919’un yıldönümünde Liberal Parti kadrolarının görevi, bağımsızlığını kazanmış olan milleti özgürleştirmektir.
Herhalde, bu lider kadronun davranış kodu: “Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten!” olsa gerekir.
Lider, Liberal kadroya selam ve saygıyla!…
ZÜBEYİR GÜLABİ
19 MAYIS 2024