Üç dakikanızı ayırın lütfen!
Öyle bir durumdayız ki insan neyi nasıl söyleyeceğini de bilemiyor!
Milyonlarca emekçi gerçeğini görmezden mi geleceğiz!?
Zaten başımıza ne geldiyse görmezden, duymazdan, bilmezden geldiğimiz “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” dediğimiz için değil mi!?
Sessizliğin bedeli ağırdır!
Bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gereken açlık sınırı 29 bin 500 lirayı aşmış durumda. Dört kişilik bir aile, insan onuruna yakışır bir yaşam için tam 97 bin liraya ihtiyaç duyuyor.
Asgari ücret sadece 28 bin 75 lira!
Bu rakamlar, sofralarda eksik kalan ekmeği, çocuklara alınamayan sütü, geceleri uyutmayan faturaları anlatıyor.
Emekçi, sabahın köründe işe gidiyor, alın teri döküyor, ama eve döndüğünde ailesine “Bugün de idare edeceğiz” demek zorunda kalıyor.
Bu mu adalet?
Bu mu refah?
Bu mu adil düzen?
Bu mu onurlu yaşam?
Hükümet, birçok konuda olduğu gibi enflasyonu da kontrol edemiyor ve fiyatları dizginleyemiyor!
Asgari ücret zammı açıklanırken “enflasyona ezdirmedik” diyorlar, ama pazar filesi, mutfak masrafı yalan söylemiyor ve hakîkati çekinmeden haykırıyor!
Bu tutarsız politikalarla emekçinin sırtındaki yük her geçen gün daha da ağırlaşıyor!
Emekçinin alın teri hak ettiği değeri görmeli, açlık sınırının üstünde bir ücret olmalı!
Umudu kaybetmeyelim!
Birlik şuûru mücadelenin temelini oluşturur. Çocuklarımız aç yatmasın, ailelerimiz yoksullukla boğuşmasın, ülkeye huzur gelsin!
Özeti; her şeyin temeli Adalet!
Bu yüzden üzerinde ısrarla duruyorum. Adaletin olmadığı yerde ot dahi bitmez/bitmiyor da!
Demokratik çerçevede hak arama bilincinin oluşması elzemdir!
#asgariücret
Kaynak: Sırrı Er @konusmasanati
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol