Av. Hatice Yıldız, Adalet Bakanlığı verilerindeki 527 bin kişilik terör hükümlüsü sayısını “izah edilemez” bularak, Gazeteci Ahmet Erkan’ın sorularını yanıtladı. Programda, Bahçeli’nin İmralı çıkışının arkasındaki strateji, Hakan Fidan’ın vize itirafı ve ülkedeki yaygın yolsuzluklar detaylıca analiz edildi.
KHK TV Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Ahmet Erkan‘ın sunduğu programda Avukat Hatice Yıldız, Türkiye’nin Adalet Bakanlığı verilerinden vize krizine, yolsuzluklardan siyasi manevralara kadar uzanan kapsamlı bir gündemi değerlendirdi.
Av. Hatice Yıldız, tartışmanın odak noktasını oluşturan resmi rakamları masaya yatırdı: 3 milyon 94 bin kişi hakkında terör soruşturması açılmış, bunlardan 527 bin 100 kişi terör örgütü üyeliğinden hüküm giymiş durumda. Yıldız, bu sayının yarattığı uluslararası şaşkınlığı vurgulayarak şunları kaydetti:
“Bir ülkede 527 bin tescilli terörist olur da bir ülke nasıl ayakta kalır? Birleşmiş Milletlere kayıtlı 190 ülkede toplam terörist sayısı 300 bin iken, Türkiye’de bu rakamın olması izah edilemez.”
Yıldız, bu kadar çok hainin yapıdan temizlendiği iddiasına rağmen ülkenin 9 yılda iyileşmek yerine ekonomik ve adli olarak baş aşağı gitmesini, bu insanların terörist olmadığının en açık ve reel kanıtı olarak gösterdi. Soruşturma açılan kişilerin yaklaşık altıda birinin mahkûm olduğunu belirterek, 5 kişinin hayatının bu keyfi soruşturmalar nedeniyle karartıldığının altını çizdi.
Programda, Mithat Sancar’ın (geçiş sürecine özgü) af önerisi ve sonrasında DEM Parti yöneticileri Pervin Buldan ile Tuncer Bakırhan’ın KHK’lıları da kapsama çağrısı değerlendirildi. Av. Hatice Yıldız, Buldan ve Bakırhan’ın bu çıkışını, partinin Kürt seçmenden gördüğü oy kaybı ve tepkiyi hafifletme çabası olarak yorumladı. Yıldız, hukuki pozisyonun açık olduğunu vurguladı:
“Olması gereken Anayasanın 10. maddesi kapsamında eşitlik ilkesi varsa bu ülkede… Siz örgütlere ayrı ayrı yasa düzenleyemezsiniz.”
Av. Yıldız, af yetkisinin kimde olacağı tartışmasına da değinerek, silah bıraktı/faaliyetine son verdi kararını verecek olan MGK’nın (Milli Güvenlik Kurulu) bir yasama organı ya da mahkeme olmadığına ve kararlarının vatandaş açısından bağlayıcı olmadığına dair Anayasa Mahkemesi kararlarının bulunduğunu hatırlattı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Gerekirse İmralı’ya giderim” yönündeki çıkışı, Av. Yıldız’a göre içeriden değil, dışarıdan dikte edilen bir projenin hayata geçirilmesi hamlesi. Bu görevin Bahçeli’ye verilmesinin ise stratejik bir tercih olduğunu savundu:
Programın son bölümünde ülkedeki hukuki ve ekonomik çöküşün somut örnekleri ele alındı.
Av. Hatice Yıldız, Almanya’daki bir düşünce kuruluşunun Türkiye’yi “narko-otoriterizm rejimiyle” yönetiliyor olarak tanımlayan raporuna değinerek, ülkedeki liyakatsızlık, denetimsizlik (çöken binalar, yangınlar, gıda zehirlenmeleri) ve yolsuzluğun çöküşün ana nedenleri olduğunu ve siyasi manevraların bu durumu sadece ötelemeye çalıştığını ifade etti.
Kaynak: KHK TV - Av. Hatice Yıldız & Gazeteci Ahmet Erkan Değerlendirmesi
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol