Her sabah aynı telaş…
Bir yanda trafik, bir yanda nöbet, bir yanda “bugün de kim bilir nereye görevlendirecekler” düşüncesi.
Güne başlamadan yorgun düşen, bitmeden tükenen insanlar…
Bu satırları, o insanları görmezden gelenler için değil; onları unutmamak için yazıyorum.
Polis…
Yani bu ülkenin “emniyet” kelimesini omzunda taşıyan, ama kendi içinde çoğu zaman güvende olmayan insan.
Vardiyası bitse bile aklı görevde, telefonu sustuğunda bile kulağı telsizde.
Hafta sonu kavramı yok, bayramı yok, gece-gündüz farkı yok.
Kiminin çocuğu doğarken nöbette, kiminin eşi hastanede beklerken görevde.
Biliyor musunuz?
Birçok polis, haftada 60-70 saat çalışıyor.
12/24 ve/veya 12/36 sistemleri kâğıt üzerinde adil görünür ama pratikte beden de ruh da bunu taşıyamıyor.
Günde iki kahve, bir simitle ayakta kalanların sistemine “şeffaf görev planlaması” diyorlar.
Ama aslında bu, bir tükenmişlik planı…
İçlerinden biri bana şöyle demişti:
“Biz yasayı, devleti, halkı koruyoruz ama bizi kim koruyor?”
Bu soru öylesine basit ama öylesine derin ki…
O üniforma, sadece bir görev simgesi değil, aynı zamanda bir yük.
Ve her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor.
Polis, artık yalnızca suçla değil, kendi yorgunluğuyla, kendi sisteminin ağırlığıyla da mücadele ediyor.
Mesai düzeni bir tür belirsizlik, izin almak bir lüks, aileyle akşam yemeği yemek bir mucize haline geldi.
Bugün birçoğu eve döndüğünde, “iyi ki sağ salim geldim” diye içinden geçiriyor.
Ama ertesi sabah aynı düzen yeniden başlıyor.
Çünkü sistem değişmiyor, çünkü kimse “yorulan üniformayı” fark etmiyor.
Bu yazı dizisinin ilk bölümünde sadece bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum:
Polis, artık sadece görev başında değil, hayatın her alanında sınav veriyor.
Ve bu sınav, bazen kendi sağlığını, bazen de yaşamını kaybettiriyor.
Bir sonraki bölümde, bu yorgunluğun ardındaki adaletsiz maaş yapısını, eşitsiz özlük haklarını ve gelecek kaygısını konuşacağız.
Çünkü mesele sadece maaş değil; mesele, verilen emeğin karşılığının “adalet” terazisinde ölçülmemesi.
Bir ülkenin güvenliği, sadece sokaklarda değil;
o sokaklarda görev yapanların vicdanında, huzurunda başlar.
📍 Devam edecek…
🗓️ Bir sonraki yazı: “Adaletsiz Maaş, Eksik Hak”
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol
Polisin sorunları birinci bölüm okuyucusuyla buluştu. Devamı için katkılarınızı bekliyoruz. Lütfen bize yazmaktan çekinmeyin…