KÖPEKLERİ ÖLDÜRELİM Mİ?
Köpekleri severim. Kontrollü ve sahipli olmak şartıyla. Başıboş köpeklerin kuduz olmaları ve insana ve evcil hayvanlara saldırmaları son derece tehlikeli. Bu ülkede Köpeklerin yerinde olmak istemezdim herhalde (burada bir ironi yaptım.) Çocukluğumda köyümüzde enikleyen köpeklerin yavrularını çocuklara öldürtüyorlardı. Biz de macera olsun diye öldürmüştük. Ama hala içim cız eder o minik yavruları öldürmekten dolayı.
Köpeklerin hepsini ötenazi vb. yollarla topluca öldürmek kanaatimce doğal dengeyi bozacaktır. Burada belediyelerin hayvan barınakları ve veteriner kontrolleri ve sahiplenmelerin makul bir çözüm olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan veteriner bakım ve muayenelerinde devlet bu hayvanların bakım ve ilaçlanmasında devlet desteği şart. Bir kedim vardı. Hastaydi. bir veterinere götürdüm. İnsan muayenesinden fazla para istedi. İğne yaptırdım. Ertesi günü için tekrar getir dedi. Ertesi günü kedi öldü. Paraya mı acıyam, kediye mi?
Hangi hayvan olursa olsun mutlaka veteriner kontrol ve muayenesi aşısı yapılmalı. Sokaklarda mahalle aralarında başı boş dolaşmalarına engel olunmalı. Bu hayvanlar için su çanakları olmalı, bu çanaklar sabitlenmeli. Hurdacıların çöp diye alıp götürmelerine engel olunmalıdır. Aksine sokak hayvanları içecek su bulamıyorlar.
Musluklar var, su yok. Su var çanak yok. Şadırvan muslukları gibi musluklar var. Var da birine çok lazım olmuş söküp götürmüşler.(!) Veya araba yıkıyorlar.
Köpeklerin toptan itlafına karşıyım. Nasıl ki Avustralya’da suyu çok içiyor diye deve katliamı yaptılar-ki zararsız hayvanladır- kuraklık vb. felaketlerden başını şimdi kaldıramıyorlar. Demem o ki dengeli bir yol tutulmalı.
MESELENİN DİNİ YÖNÜNE GELİNCE
Dini yönüne gelince. Gereğinden fazla köpek beslemenin belki önü alınmalı.
Koruma ve güvenlik amaçlı, askeri ve polisiye anlamında bakılan fıtratı bozulmamış, geni bozulmamış hayvanlar, özel eğitilmiş çoban köpekleri, cins Kangallar, Kurt köpekleri, narkotik polis köpekleri, bahçemizi koruma depo işyeri vb. yerleri hırsızlara karşı koruma amaçlı köpekleri öldürmemeli.
Bir de köpek vefalı bir hayvandır. Ama çok yakın olunmamalı. Dengeli sevmeli ve beslemeli. Evimizin içine kadar, yatak odasına kadar giren köpekler için bir rezervim, sakıncam, çekincem var. Ne kadar aşılı olsalar da çocuklar ve büyükler için zararlı olabilirler.
Kuran-ı Kerimde de bir köpeğin adına bir sure bile var. Ve o surede “yedi uyurlar”dan da bahsedilir. Kehf ashabının köpekleri. Bir çoban köpeğidir. Zalim Roma’nın Tarsus valisi Dekyanus’tan kaçan sarayın gençleri ve Hz. İsa’ya ve havarilerine iman etmişler.
Aynen bu günkü gibi zalimlerden kaçan gençlerin köpeği. Geniş bilgi için o sûrenin meal ve yorumunu okumanızı tavsiye ederim.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (alayhisselam ) “Köpekler tek başına bir (ümmet)tür olmasalardı onları topyekûn öldürtürdüm der.
Demek ki onların bir tür olması katledilmesinin önünde en büyük bir engeli teşkil etmektedir.
“köpek bulunan eve melek girmez!” Buyurur Peygamber efendimiz. Bir gün vahiy meleği Hz. Cebrail aleyhisselam Sahabeden(genellikle ) Dihyetul kelbi suretinde vahiy getirirmiş. Birlikte Hz. Ayşe’nin evine giderler. Peygamberimiz içeri odaya girer. Arkasına bakar ki Hz. Cebrail içeri girmez. Gir buyurun demesine rağmen içeriye girmez. Bunun üzerine sebebini sorar Peygamberimiz. Cebrail der ki:
“Ya Rasulallah! Biz melekler içinde KÖPEK ve insan veya canlı resmi bulunan evlere girmeyiz.” Buyurur.
NERAMELİ BİR KONU
Bu netameli konuyu yüzünüzü tebessüm ettirecek güzel bir hikâye ile noktalayalım. Allah (c.c.) Hz. Adem’i topraktan yarattı . İlk hâli özü alınmış bir topraktan hamur harcı haline getirilmiş ve bizzat Allah’ın kendi kudret elleriyle, varlığın en güzeli olacak şekilde tasvir edilmiş, insan suretini vermiş olduğu ve daha çamurdan bedenin kurumamış vaziyette, yerde upuzun cansız bir heykel gibi upuzun uzatılmış insan heykeli.. yerde yatar halde iken şeytan çıkagelmiş. Bu da nesi? der gibi 60 arşın veya günümüz uzunluk birim ölçülerine göre 24 metre boyunda bir heyula. Şeytan gördüğü bu işten hoşlanmaz, işkillenir. Henüz daha kurumamış bu çamurdan bedenin etrafında bir tur atarak dolanır. Hoşlanmadığının bir işareti olarak ıslak bedenin üzerine kallabi bir tükürür. Parmağıyla da Ademin göbek çukuru yoktur ama göbek yerine parmağıyla basar. Bugünkü göbek olmasa da o günkü göbek Hz. Adem için bir göbek deliğidir. Bazı anlatımlarda Cebrail’in parmak izi olarak da geçer. Bu durumu gören Hz. Cebrail Aleyhisselam şeytanın tükürüğünü ve temas ettiği yerleri temizleyip kenara atar.
Allah o etrafa saçılmış atıklardan Hurma ve Köpeği yaratır. Ondan olmalı ki; peygamberimiz Hurma için “halanıza iyi davranın!” Buyurur. Gerçekten de hurma ve türevi palmiye ağaçları budanırken tepeden kesilmez. Kesilirse hurma ağacı kurur. Bu yönüyle başı kopan bir insanın yaşamadığı gibi.
Köpeğe gelince; Köpek bedeni Âdemden alınmış bir çamurdan ve şeytanın tükürüğünün karıştığı bir çamur bedendir. Bundan olsa gerek ki (bu benim yorumum. İllaki böyledir demiyorum.) Köpek ile insanın dostluğu şeytanla insanın düşmanlığı, meleğin de şeytanla barışık olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Şeytan için Kuranıkerim’de Yüce Yaratıcı; “ŞEYTAN SİZİN APAÇIK AMANSIZ İNSAFSIZ BİR DÜŞMANINIZDIR!” buyurur. Yüce Yaratıcı şeytan imparatorluğunun hakim olduğu şu insafsız dünyada bizleri engin rahmet ve merhametiyle korusun.
Not: Gaybi ancak Allah bilir. Belki benim bu yazdıklarıma deli saçması diyebilirler. Zaten yukarıda ben bir hikaye de diyerek başlamıştım. Bana sorulduğu için Akademik bir dilde sunmaya çalıştım. Ülkemizin öyle derin sorunları var ki artık köpeklere ötenaziyi tartışırken 8-10 yıldan beri yüzbinlerce insan çoluk çocuk demeden insan olmanın bir gereği olmasından kaynaklanan ve ihlal edilen Haklarını ve KHK zulmünü maalesef dillendirmiyor veya korkudan dillendiremiyorlar. Demokrasi ve insan hakları ayaklar altında çiğneniyor ve öldürdükleri boğazladıkları askerlerin -dalga geçer gibi- hala selasini okuyorlar utanmadan sıkılmadan. Eline öldürmek niyetiyle bile olsun bıçak almayan, sana göstereceğim manasına bir parmak bile sallamayan güzel ülkemin güzel evlatları, temel hak ve özgürlükleri gasp edilen, işi mesleği elinden alınan, “ağaç kökü yesin!”: denen insanlar, sokak köpekleri kadar gündem olmuyor. Demokrasi ve insan hakları sadece bize yani Torosların yaylalarında, Anadolu’nun boz kırlarında, kıl çadırın altında ardıç dalıyla, çam püreleriyle kurdukları kümelerde ömür geçiren; TÜRKÜN bayrağını özgürce dalgalandıran, bin bir güçlükle okuyup asker olmuş, memur olmuş öğretmen hemşire olmuş, polis olmuş sonrada hunharca katledilmiş veyahut kendi uydurdukları yalan ve iftira çuvalına terörist diye doldurulan Anadolu’nun Türkmen & Yörük çocuklarına devlette yer almak yasak. Çünkü çobanın çocuğu vali kaymakam olamaz polis asker komutan olamaz, doktor hemşire olamaz, öğretmen veya akademisyen olamaz. Gel de şimdi sen Rahmetli Cem Karaca’ya hak verme: “işçisin sen işçi kal…!”
Doç. Dr. Muharrem Yıldız
İslam Tarihçisi