Türkiye, Eskişehir Beylikova’da keşfedilen 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi ile dünya gündeminde. Uzmanlara göre bu rezerv işlenmeden satılırsa trilyonlarca dolarlık katma değer kaybı yaşanacak. CHP lideri Özgür Özel, “Taşı değil teknolojiyi satmalıyız” çıkışıyla tartışmayı alevlendirdi.
Beylikova’daki sahada, neodimyum, praseodim, terbiyum ve disprosiyum gibi ileri teknoloji için kritik elementler bulunuyor. Bu elementler elektrikli otomobillerden rüzgâr türbinlerine, akıllı telefonlardan savunma sanayiine kadar çok geniş bir kullanım alanına sahip.
Rezerv büyüklüğü itibarıyla Çin’in Bayan Obo sahasından sonra dünyanın ikinci büyük kaynağı olarak gösterilen Beylikova, Türkiye’ye stratejik avantaj sağlama potansiyeli taşıyor.
Nadir elementlerin fiyatı, işlem düzeyine göre büyük fark yaratıyor:
Ancak bu elementlerden üretilen NdFeB mıknatıslar gibi yüksek teknoloji ürünleri kilogram başına 500–1.500 USD seviyelerinde satılabiliyor. Yani ham cevher satışı ile işlenmiş teknoloji ihracatı arasında trilyon dolarlık fark söz konusu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuyu gündeme taşıyarak, “Türkiye’nin trilyon dolarlık katma değerini ham madde olarak satmak ihanettir. Biz taşı değil, teknolojiyi satmalıyız” dedi.
Uzmanlar da Türkiye’nin mutlaka işleme tesisleri kurması, rafine teknolojiler geliştirmesi ve uluslararası yatırım çekmesi gerektiğini belirtiyor.
Dünyada nadir toprak elementleri pazarında uzun süredir Çin hâkimiyeti söz konusu. Çin, küresel arzın yaklaşık %70’ini kontrol ediyor. Bu durum ABD başta olmak üzere birçok ülkeyi stratejik risklerle karşı karşıya bırakıyor.
ABD, özellikle Donald Trump döneminde, nadir elementleri “ulusal güvenlik meselesi” ilan ederek üretim ve işleme yatırımlarını hızlandırmıştı. Trump, Çin’e bağımlılığı azaltmak için Pentagon destekli projeler başlatmış, “Made in America” politikasıyla bu alana milyarlarca dolar ayırmıştı.
Beylikova rezervi, bu bağlamda yalnızca Türkiye için değil, ABD–Çin rekabetinde de kritik bir jeopolitik fırsat anlamına geliyor. Hatta kulislerde Trump’ın Erdoğan’dan bu rezerv için iş birliği talep edebileceği iddiaları gündeme gelmişti.
📌 Kısa vadede: Rezervin çıkarılabilirliğinin bilimsel raporlarla kesinleştirilmesi, pilot tesislerin devreye alınması.
📌 Orta vadede: Rafineri ve işleme teknolojilerine yatırım yapılarak yerli mıknatıs ve alaşım üretimi sağlanması.
📌 Uzun vadede: Rezervin sadece ihracat ürünü değil, Türkiye’nin savunma, enerji ve teknoloji sanayinde stratejik gücü haline getirilmesi.
Türkiye, ham madde satışı yerine teknolojiye yönelirse, trilyon dolarlık kaynağını küresel rekabette avantaja çevirebilir.
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol