Gecenin sessizliği kurşunlarla parçalandığında, İstanbul’un Şişli sokaklarında bir hesap daha görülüyordu. Trafikte bekleyen bir aracın içinde Avukat Serdar Öktem, maskeli saldırganların hedefi oldu. Kalaşnikoflardan çıkan onlarca mermiyle ağır yaralanan Öktem, hastanede hayatını kaybetti. Olay yerinde onlarca boş kovan bırakılmış, şehrin kalbinde adeta infaz yapılmıştı.
Ama bu saldırı, tek başına bir “suç haberi” değildi. Olayın gölgesi, iki yıl önce Ankara’da işlenen ve hâlâ Türkiye’nin siyasi gündeminde yankılanan Sinan Ateş cinayetine kadar uzanıyordu.
2022 yılının Aralık ayında, Ankara’nın Çankaya ilçesinde akademisyen ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, tetikçi Eray Özyağcı tarafından sokak ortasında vuruldu.
Olay, aylarca süren takip, planlama ve güçlü organizasyon izleri taşıyordu. Mahkeme kayıtları, cinayetin en az 8 ay öncesinden planlandığını, Ateş’in günlük alışkanlıklarının izlendiğini ortaya koydu.
Davada ağırlaştırılmış müebbet alan tetikçiler ve azmettiriciler oldu. Ancak dava sürecinde adı geçen pek çok isim kamuoyunda tartışmalara yol açtı. O isimlerden biri de Avukat Serdar Öktem’di.
Öktem, Sinan Ateş davasında sanık konumundaydı. Dosyası daha sonra ayrılaştırıldı, ama adının geçmesi bile onun siyasal ve kriminal boyutlarda çok tartışılan bir figür haline gelmesine yetti.
Siyasi kimliğiyle de bilinen Öktem, MHP’yle bağlantılı bir avukattı. Ancak kaderi, müvekkilleri ve bulunduğu davalarla birlikte karanlık çevrelerin gölgesine sürüklendi.
6 Ekim 2025’te ise bu gölge, Şişli’de önünü kesti. Maskeli saldırganlar arabasını mermi yağmuruna tuttu. Otopsi raporuna göre, kafasına ve yüzüne isabet eden kurşunların her biri tek başına öldürücü nitelikteydi.
Saldırının hemen ardından çarpıcı bir iddia ortaya atıldı: “Daltonlar” adlı suç örgütü cinayeti üstlendi.
Polis soruşturmaları, Daltonlar’ın uzun süredir İstanbul ve Avrupa bağlantılı çete hesaplaşmalarında aktif olduğunu ortaya koyuyordu.
Bazı kaynaklara göre, Öktem’in avukatlığını yaptığı bir kişinin “Casper çetesi” ile ilişkisi vardı. Bu grubun Avrupa’da Daltonlar’dan bir kişiyi öldürmesi, kanlı bir intikam zincirini tetiklemişti.
İstanbul Emniyeti’nin, saldırıdan kısa süre önce Öktem’e yönelik Daltonlar tarafından eylem planlandığına dair uyarı yazısı gönderdiği de soruşturma belgelerinde ortaya çıktı. Yani cinayet, önceden biliniyor ama önlenemiyordu.
Bir yanda siyasi cinayet, diğer yanda mafya infazı… Halkalar birbirine ekleniyor, ancak tablo giderek daha karanlık hale geliyor.
Sinan Ateş’in kanı Ankara’nın sokaklarında donmamışken, Serdar Öktem’in kanı İstanbul’un kalbine aktı.
Ve perde arkasında aynı sorular yankılanıyor:
Kim susturulmak istendi? Hangi sırlar gömüldü? Ve hangi çeteler siyasetin gölgesinde kendi infazlarını sürdürüyor?

Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol