TRT Eski Spikeri Sırrı Er ile Ceza Hukukçusu Av. Dr. Günal Kurşun’un Umut Dolu Röportajı: “Çözüme Her Zamankinden Daha Yakınız!”

TRT eski spikeri Sırrı Er, YouTube kanalında gerçekleştirdiği röportajda ceza hukukçusu Av. Dr. Günal Kurşun’u konuk ederek Türkiye’nin son 25 yıldaki badirelerini, adalet ve hukuk devleti tartışmalarını, orman yangınlarını ve KHK’lıların durumunu ele aldı. Röportajda Kurşun, “Her zamankinden daha umutlu olmamız gerekiyor, çünkü son dokuz yılda çözüme en yakın noktadayız” diyerek dinleyicilere moral verdi. Türkiye’de yaşanan adaletsizliklerin deprem ve orman yangınları gibi olaylara etkisini vurgulayan Kurşun, Kürt barış süreci ve devlet yapısındaki dönüşümle ilgili analizlerde bulundu, Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının siyasi gidişat açısından önemine değindi ve KHK’lıların hukuki durumunun kısa sürede çözülebileceğini belirtti. Röportajın sonunda Sırrı Er, umut kadar mücadele ve aktif çabanın da gerekliliğini hatırlatarak dinleyicileri harekete geçmeye çağırdı.

TRT’nin deneyimli eski spikeri Sırrı Er, YouTube kanalında gerçekleştirdiği çarpıcı röportajda, Ceza Hukukçusu Av. Dr. Günal Kurşun’u konuk etti. Türkiye’nin son 25 yılda yaşadığı badirelerden adalet ve hukuk devleti tartışmalarına, orman yangınlarından KHK’lıların durumuna kadar pek çok kritik konunun masaya yatırıldığı bu röportaj, umut ve mücadele mesajlarıyla dikkat çekti. Kurşun’un “Her zamankinden daha umutlu olmamız gerekiyor, çünkü son dokuz yılda çözüme en yakın noktadayız” sözleri, dinleyicilere güçlü bir motivasyon aşıladı. İşte röportajın öne çıkan detayları ve çarpıcı mesajları!

Türkiye’nin Yaşadığı Badireler ve Adaletsizliğin Temel Rolü

Sırrı Er, röportajın başında Türkiye’nin son 25 yılda karşılaştığı zorlukları sıraladı: 17-25 Aralık, 15 Temmuz, depremler, orman yangınları, yeni doğan çetesi ve diploma skandalları gibi olaylar… Ancak Er, bu olayların görünürdeki farklılıklarına rağmen ortak bir noktada buluştuğunu vurguladı: Adaletsizlik.

“Depremin, orman yangınının adaletle ne ilgisi var?” sorusuna Er’in cevabı net:
“Tedbir alınmazsa, gerekli önlemler uygulanmazsa, ormanların yanması, depremlerde can kayıplarının artması hep adaletsizliğin sonucudur.”

Er’in çarpıcı örneği ise son 8 ayda 80.000 hektar ormanlık alanın kül olması; bu, 112.000 futbol sahasına denk gelen devasa bir kayıp.

Günal Kurşun da bu görüşe katılarak, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun toplumun her kesimini etkilediğini belirtti. Türk atasözü “Önce tedbir, sonra tevekkül”ü hatırlatan Kurşun, Türkiye’nin son 10 yılda zararları önlemek için gerekli adımları atmadığını, hatta bazı durumlarda zararların oluşmasına zemin hazırladığını savundu.
“Zararın meydana gelmesini engelleyici tedbirler alınmadı, aksine zarar için uygun atmosfer yaratıldı,” diyerek mevcut durumu eleştirdi.

Kürt Barış Süreci ve Kemalist Ulus Devlet Tartışmaları

Röportajın en dikkat çekici bölümlerinden biri, Kürt barış süreci ve Türkiye’nin devlet yapısındaki dönüşüm üzerine yapılan analizlerdi. Kurşun, Taner Akçam’ın bir YouTube yayınında dile getirdiği görüşlere atıfta bulundu. Akçam’a göre, Türkiye Kemalist ulus devlet anlayışından uzaklaşarak, 1920-1923 arasındaki kodlara geri dönüyor.

Bu dönemde, 1921 Anayasası’nın daha kapsayıcı ve liberal bir yapı sunduğunu belirten Kurşun:
“O dönemde Kürtler, Türkler, Çerkezler ve Osmanlı’yı oluşturan tüm etnik gruplar için daha包容 bir ortam vardı,” dedi.

Kurşun, Türkiye’nin bu sürece uluslararası konjonktürün dayatmasıyla değil, kendi iradesiyle 40 yıl önce ulaşması gerektiğini vurguladı.
“Eğer o dönemde bu adımlar atılsaydı, bugün yaşadığımız pek çok kötülük yaşanmamış olurdu,” diyerek geçmişten ders çıkarmanın önemine işaret etti.

Devlet Bahçeli’nin Çarpıcı Açıklamaları

Röportajda, Devlet Bahçeli’nin son dönemde yaptığı açıklamalar da gündeme geldi. Bahçeli’nin, CHP’li belediyelere yönelik operasyonları “saçmalık” olarak nitelendirmesi, Kurşun tarafından “alışılmadık ölçüde yerinde” bulundu.

Kurşun, Bahçeli’nin bu tür çıkışlarının, Türkiye’nin siyasi gidişatında önemli bir dönüm noktasına işaret edebileceğini belirtti. Daha da çarpıcı olan, Kurşun’un Bahçeli’nin mevcut hükümetten desteğini çekebileceği ihtimalini gündeme getirmesiydi:
“Eğer Bahçeli, ‘Bu süreç Erdoğan’la yürümüyor, desteğimizi çekiyoruz’ derse, Türkiye bambaşka bir noktaya evrilebilir.”

Ancak, Kurşun Erdoğan’ın da bu ihtimale karşı mutlaka önlemler aldığını ekledi.

KHK’lıların Durumu: Hukuksuzluk mu, Siyasi Dizayn mı?

KHK’lıların durumu, röportajın en hassas konularından biriydi. Kurşun, Cumhurbaşkanı’nın KHK’lıları çözüm sürecinin dışında tutmaya çalıştığını, ancak bunun hukuken mümkün olmadığını vurguladı.

Anayasa’nın 10. maddesi’ndeki eşitlik ilkesine dikkat çeken Kurşun:
“Ahmet’e verip Mehmet’e vermemek hukuken mümkün değil. Böyle bir düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir,” dedi.

Kurşun, bu durumun siyasi bir dizayn olabileceğini, ancak Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olması halinde bu sorunların “15-20 dakikada” çözülebileceğini savundu.

Kurşun’un bu konudaki umut dolu mesajı ise dinleyicilere moral verdi:
“Son 9 yılda çözüme en yakın noktadayız ve sürekli yaklaşmaya devam ediyoruz. Eylül sonu veya Ekim başında daha net bir tabloyla karşılaşabiliriz.”

Sırrı Er’den Mücadele Çağrısı

Röportajın sonunda Sırrı Er, umudun tek başına yeterli olmadığını vurgulayarak dinleyicilere güçlü bir çağrıda bulundu:
“Umut esastır, ama adım atmıyorsun, emek vermiyorsun, çabalamıyorsun… Böyle olunca umudun bir kıymeti olmuyor. Ayrımsız adalet için mücadele etmekten geri durmamalıyız!”

Sonuç: Umut ve Mücadele Bir Arada

Sırrı Er ve Günal Kurşun’un bu röportajı, Türkiye’nin adalet, hukuk ve demokrasi arayışındaki umut ve mücadele ruhunu bir kez daha ortaya koydu. Kurşun’un “Çözüme her zamankinden daha yakınız” mesajı, dinleyicilere moral aşılarken, Er’in mücadele çağrısı, değişim için aktif bir çaba gerektiğini hatırlattı. Türkiye’nin hukuk devleti yolunda atacağı adımlar, önümüzdeki aylarda daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Peki, bu umut dolu tablo gerçeğe dönüşebilecek mi? Cevabı, hep birlikte göreceğiz.