KHK’lı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Naci Anar’dan Yürek Burkan İtiraflar: “Baba Gördüğümüz Devletten Tokat Yedik”

KHK’lı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Naci Anar’dan Yürek Burkan İtiraflar: “Baba Gördüğümüz Devletten Tokat Yedik”
Publish: 14.07.2025
Updated: 14.07.2025 23:27
30
A+
A-

KHK’lı din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Naci Anar, KHK TV’de yaptığı açıklamada, 15 Temmuz sonrası hiçbir soruşturma olmadan yayımlanan KHK ile ihraç edilerek mağduriyet yaşadığını anlattı. Anar, “Baba gördüğümüz devletten tokat yedik” diyerek, hem iş ve sosyal hayatta dışlandıklarını hem de camilerin siyasi kutuplaşma alanına dönüştüğünü vurguladı. Hukuk ve adaletin işlemediği bir süreçte toplumdan soyutlandıklarını belirten Anar, KHK platformlarının seslerini duyurmasıyla umutlandıklarını söyledi.

KHK’lı Platformları Birliği Sözcüsü Münir Korkmaz’ın KHK TV’de konuk ettiği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Naci Anar, KHK ile ihraç edilenlerin yaşadığı hukuksuzlukları ve toplumsal dışlanmayı gözler önüne seren etkileyici açıklamalarda bulundu. 21 yıllık devlet memuru olan Anar, 15 Temmuz sonrası yayımlanan 672 sayılı KHK ile hiçbir idari ya da adli soruşturma yapılmadan görevinden ihraç edildiğini ve sonrasında yaşadıklarını içtenlikle anlattı.

“Baba Gördüğümüz Devletten Tokat Yedik”

Anar, yaşadıklarını özetlerken, “Baba olarak gördüğümüz devletten tokat yedik, birçok hakkımızdan mahrum bırakıldık” ifadelerini kullandı. Görevden ihraç edilmesinin ardından büyük bir boşluğa düştüğünü söyleyen öğretmen, “Yaklaşık 50 yaşında, 21 yıl devlet memurluğu yapmış biri olarak, hakkımda hiçbir soruşturma yokken ihraç edilmek hayatımı tamamen değiştirdi” dedi.

15 Temmuz darbe girişimine karşı olduğunu net biçimde vurgulayan Anar, “Darbeleri tasvip etmiyoruz, yapanların ceza alması gerekir. Ama masum öğretmenlerin, doktorların, akademisyenlerin ihraç edilmesi büyük bir hukuk katliamı, bir soy kırımıdır” diyerek yaşananların hukuki ve ahlaki boyutuna dikkat çekti.

Toplumdan Soyutlanma ve Dışlanma

İhraç sonrası toplumdaki itibar kaybını ve yaşadığı yalnızlığı da dile getiren Anar, “Eskiden mahallemizden insanlar bizi arar, selam verir, değer verirdi. Ama şimdi selam vermez oldular, adeta soyutlandık, dışlandık” ifadelerini kullandı. Bu dışlanmanın yalnızca bireysel değil, ailesel boyutlarda da etkisini gösterdiğini, eşinin de 679 sayılı KHK ile Diyanet’ten ihraç edilmesiyle birlikte aile olarak zor günler yaşadıklarını anlattı.

İş arama sürecinde yaşadığı zorluklara da dikkat çeken Anar, “İş ararken geçmişimi anlatamıyordum çünkü toplumun tepki vereceğini biliyordum. ‘Yaşlı başlı insansınız, sizinle nasıl çalışacağız’ gibi sözlerle karşılaştım. Birçok işi denedim ama ön yargılar nedeniyle uzun süre çalışamadım” dedi. Anar, kendisi gibi KHK mağdurlarının iş hayatında ciddi engellerle karşılaştığını vurguladı.

Camilerde Yaşanan Siyasi Kutuplaşma

Anar, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olarak özellikle camilerde yaşanan olumsuzluklardan derin üzüntü duyduğunu belirtti: “Camiler Allah’ın evidir, minberler peygamberlik makamıdır. Orada gıybet, dedikodu, iftira olmamalı. Ama maalesef camiler siyasi propaganda alanına dönüştü. Ben camiye gitmekten pişman oldum. İmam efendiler ve vaizler bile ayrımcılık yapıyor, fitne çıkarıyor.”

Bir müşterisinin “İki yıldır camiye gitmiyorum, bir cami hocası beni camiden uzaklaştırdı” demesi Anar’ı derinden etkilediğini söyledi. Bu durumun inançlı kesimlerde bile kutuplaşmayı artırdığını ve toplumsal barışı zedelediğini kaydetti.

Kardeşlik ve Birlik Çağrısı

Anar, toplumun farklı kesimlerine yönelik haksızlıkların, özellikle Alevi ve Kürt vatandaşlara yönelik benzer ayrımcılıkların geçmişte yaşandığını ve bugün KHK’lıların da benzer bir dışlanmaya maruz kaldığını hatırlattı. “Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız, Aleviler de kardeşimiz, Kürtler de kardeşimiz. Onların yaşadıklarını biz şimdi çok daha iyi anladık” dedi.

Peygamberimizin “Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona eziyet etmez, zulmetmez, haksızlık yapmaz” öğüdünü hatırlatan Anar, “Biz kendi mahallemizden, muhafazakar kesimden bile haksızlığa uğradık. Keşke biraz daha adaletli ve hakkaniyetli davranabilselerdi” diyerek bir birlik ve dayanışma çağrısında bulundu.

KHK Platformları ve Umut

Anar, KHK mağdurlarının sesini duyurmak için oluşturulan platformların önemine vurgu yaptı. Haftalık Zoom programları ve sosyal medya çalışmalarıyla gündemde kalmaya çalıştıklarını belirtti. DEVA Partisi’nin KHK mağdurları için hazırladığı eylem planını da umut verici bir gelişme olarak nitelendirdi.

Sakarya’daki KHK platformuna katılmasının kendisine moral verdiğini anlatan Anar, “Burada çok kültürlü, birikimli ve değerli insanlarla tanıştım. Birbirimize destek oluyor, psikolojimizi güçlendiriyoruz” dedi. Geleceğe umutla baktığını vurgulayan Anar, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözüyle devletin vatandaşına şefkat göstermesi gerektiğini dile getirdi.


Sonuç Olarak:
Naci Anar’ın yaşadıkları, Türkiye’de KHK mağdurlarının karşı karşıya kaldığı hukuksuzluğun, sosyal dışlanmanın ve psikolojik travmanın trajik bir örneği. Onun içten ve samimi ifadeleri, toplumda artan kutuplaşmanın, hukukun adaletle işlemediği koşulların yarattığı yıkımı gözler önüne seriyor. Bu ses, adalet ve insan hakları mücadelesi veren herkese güçlü bir çağrı niteliğinde.

Kaynak: KHK TV

Liberal TR Haber’i Destekle

Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:

Patreon’da Destek Ol
Leave a Comment
Comments - 0 Comment

No comments yet.

WhatsApp