TCMB’den Uyarı: Petrol Fiyatında 10 Dolarlık Artış, Enflasyonu 1,6 Puan Yükseltiyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 10 Temmuz 2025 tarihli blog yazısında, Brent petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık artışın Türkiye’de yıllık enflasyonu 1,6 puan artırabileceği, cari açık üzerinde ise 1,2 milyar dolarlık ek risk oluşturabileceği belirtildi. TCMB, petrol fiyatlarındaki artışın sadece akaryakıtla sınırlı kalmayıp taşımacılık ve sanayi maliyetleri yoluyla da enflasyonu tetiklediğine dikkat çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 10 Temmuz 2025 tarihli yeni blog yazısında, Brent petrol fiyatlarında yaşanan 10 dolarlık artışın tüketici enflasyonunu bir yıl içinde 1,6 puan artırabileceği ve cari açıkta 1,2 milyar dolarlık ek risk oluşturabileceği vurgulandı. Petrol fiyatlarının 60 dolardan 80 dolara yükselmesinin ardından yapılan analizde, fiyat oynaklığının ülke ekonomisine etkilerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Enflasyona etkide, doğrudan akaryakıt fiyatlarının yanı sıra taşımacılık, ambalaj ve kimyasal ürünlerdeki maliyet artışları öne çıkıyor.

TCMB uzmanları, Bayesçi VAR modeliyle yaptıkları hesaplamalarda, petrol fiyatlarındaki yüzde 10’luk artışın tüketici fiyatlarına ilk çeyrekte yaklaşık 0,5 puanlık, bir yıl sonunda ise toplamda 0,8 puanlık artış olarak yansıdığını gösterdi. Ancak senaryo bazlı değerlendirmelerde, 10 dolarlık yükselişin etkisi 1,6 puana kadar çıkabiliyor. Bu durumun, enflasyon beklentilerini bozan döviz kuru baskıları ve fiyat endeksleme davranışları yoluyla genişleyebileceği ifade edildi.

Cari denge açısından ise her 10 dolarlık petrol artışının, ithalatı 5,1 milyar dolar artırırken, ihracatta 2,2 milyar dolarlık dengeleyici bir etki sağladığı belirtiliyor. Net etki olarak cari açığın 2,6 milyar dolar büyümesi öngörülürken, net taşımacılık gelirleri gibi alt kalemler dikkate alındığında bu etkinin 1,2 milyar dolara indiği ifade ediliyor. Merkez Bankası’nın analizleri, petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın yönetilebilir olmakla birlikte yakından takip edilmesi gereken önemli bir makroekonomik risk olduğunu ortaya koyuyor.

Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası