Ruşen Çakır, Medyascope TV’deki son yayınında, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK’larla mağdur olan binlerce kişinin ve yakınlarının yaşadığı derin yalnızlığı ele aldı. Çakır, Fatma Zehra Fidan’ın “Biz 9 yıldır bayram yapmıyoruz” sözleriyle KHK’lıların karşılaştığı intihar vakaları, iş bulma zorlukları ve hak kayıpları gibi sorunlara dikkat çekti. Mağdurların yeterince örgütlenemediğini ve Fethullahçı hareketle ilişkilendirilmelerinin hak arayışlarını engellediğini belirten Çakır, yurtdışındaki faaliyetlerin de iç sorunlara çözüm getirmekten ziyade siyasi bir meydan okuma halini aldığını ifade etti. Toplumdaki “vebalı” yaklaşımına ve hak savunuculuğu yapanlara yönelik beklentilere de değinen Çakır, devletin bu “kan davasını” bırakarak KHK’lıları topluma yeniden kazandırması gerektiğini, Fethullahçı hareketin ise mağduriyetleri sömürmeyi bırakması gerektiğini vurguladı. Son olarak, HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu KHK’lıların haklarını “tek kişilik bir ordu gibi” savunan örnek bir isim olarak gösterdi.
Ruşen Çakır, Medyascope TV’deki son yayınında, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarının yaşadığı yalnızlık ve zorluklara dikkat çekti. Bayram tatili sonrasında yaptığı bu ilk yayında, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde işlerinden edilen binlerce kişinin ve yakın çevrelerinin durumunu masaya yatırdı.
Çakır, KHK’lı bir sosyolog olan Fatma Zehra Fidan’ın “Biz 9 yıldır bayram yapmıyoruz” sözleriyle konuya girerek, mağduriyetlerin boyutunu gözler önüne serdi. İntiharların artması, iş bulma zorlukları, cezaevinde olanlar ve emeklilik hakları gibi birçok meselenin KHK’lıların gündeminde olduğunu vurguladı. Son enflasyon düzenlemesinde de KHK’lıların beklentilerinin karşılanmadığına değinen Çakır, bu durumun onların yalnızlığını daha da derinleştirdiğini belirtti.
Neden Bu Yalnızlık?
Ruşen Çakır, KHK’lıların yaşadığı bu yalnızlığın ardındaki temel nedenleri birkaç başlık altında inceledi:
Örgütlenememe: KHK mağdurlarının ve onlara destek verenlerin yeterince örgütlenemediğini, geç kaldıklarını ve yaygınlaşamadıklarını ifade etti. Bazı önemli girişimler (KHK TV, hukukçuların çabaları) olsa da, hak savunuculuğuna baştan bir tereddütle başlandığını söyledi.
İlişkilendirilme: KHK’lıların ezici çoğunluğunun Fethullahçı hareketle ilişkilendirilmesi, bu konuda hak savunuculuğunu zorlaştıran en temel meselelerden biri olarak öne çıktı. Fethullahçı hareketin bir devlet içinde paralel örgütlenme olduğu gerçeği ve sivil toplum faaliyetlerinin göstermelik oluşu, bu kişilere yasal anlamda etkili çalışma yapma imkanı tanımadı.
Yurtdışı Faaliyetlerinin Etkisizliği: Yurtdışında yapılan faaliyetlerin, yurtiçindeki KHK’lıların sorunlarını çözmekten ziyade, Fethullahçı hareketin varlığını sürdürme ve bir meydan okuma olarak algılandığını belirtti. Bu durumun, mağdurların durumunu daha da kötüye çevirebildiğini savundu.
Toplumsal Meşruiyet Kaybı ve Vebalı Yaklaşımı: Fethullahçıların Türkiye’de sahip oldukları kötü sicil ve darbe girişimiyle beraber son toplumsal meşruiyetlerini yitirmeleri, insanların KHK’lılara yardım elini uzatmaktan çekinmelerine neden oldu. Çakır, devletin yoğun propagandasıyla birleşince, toplumda bu kişilere karşı “vebalı” yaklaşımının etkili olduğunu gözlemlediğini aktardı.
Hak Savunuculuğundaki Beklentiler: Kendi deneyiminden yola çıkarak, KHK’lıların hak savunuculuğu yapanlardan sadece “yaramıza merhem ol” yaklaşımını beklediğini, ancak Fethullahçı hareketin eleştirisini yapmanın “hadlerine olmadığını” söyleyen sert tepkiler aldığını dile getirdi. Olayın insani boyutunu sahiplenirken aynı zamanda örgütlenmeyi eleştirmenin önemine dikkat çekti.
Ne Olmalı?
Ruşen Çakır, KHK’lıların yaşadığı bu çıkmazdan kurtulmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
İki İktidar Arasında Kalmışlık: KHK’lıların hem ülkeyi yöneten iktidar hem de Fethullahçı hareketi yönetenler arasında kalmış insanlar olduğunu vurguladı. Bu durumda, dışarıdan destek verenlerin her iki iktidara da mesafeli ve sorgulayıcı olabilmesi gerektiğini savundu.
Devletin Tutumu: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu “kan davasını” çoktan bırakmış olması gerektiğini ve yapılanların yanlış olduğunu kabul ederek, KHK’lıların “sivil ölümden” kurtarılması gerektiğini belirtti.
Fethullahçı Hareketin Sorumluluğu: Fethullahçı hareketin, KHK’lıların mağduriyetlerini kendi varlıklarını sürdürme sermayesi olarak kullanmaktan vazgeçmesi gerektiğini ifade etti. Bu “bitmiş olan filmin bittiğini kabul etmeleri ve dükkanı kapatmaları” gerektiğini söyledi.
Yasal ve Psikolojik Destek: Türkiye’nin güçlü bir ülke olmak istiyorsa, bu vatandaşlarını kazanması ve tekrar toplumsal hayata katması gerektiğini, becerilerinden ve birikimlerinden yararlanması gerektiğini belirtti. Yaşanan 9 yıllık travmanın ardından, KHK’lıların sadece yasal düzenlemelerle değil, ciddi psikolojik çalışmalarla da desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu’na Atıf
Çakır, bu yayını özellikle HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na ithaf etti. Gergerlioğlu’nun bu konuda “gerçekten örnek bir çalışma sergilediğini” belirterek, onun KHK’lıların hakkını “tek kişilik bir ordu gibi” savunduğunu ifade etti. Gergerlioğlu’nun İslami hareket kökeninden gelip Kürt hareketine dahil olmasının ve hak savunuculuğu performansının takdire şayan olduğunu vurguladı.
Ruşen Çakır’ın yorumları, KHK mağduriyetinin sadece hukuki değil, aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Liberal TR Haber’i Destekle
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Liberal Parti Kocaeli İl Yöneticisi Dr. Arif Yılmazoğlu, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, günümüz dünyasında kötülüğün iyilik kisvesi altında yayıldığını belirtti. Kötülüğün artık açıkça değil, gizlice ve aldatıcı bir şekilde toplumda yer bulduğunu vurgulayan Yılmazoğlu, gerçek iyilerin sadece iyi değil, aynı zamanda bilinçli ve güçlü olması gerektiğini ifade etti. Liberal...
TRT eski spikeri Sırrı Er’in, Kırıkkale Eski Milletvekili Kemal Albayrak ile gerçekleştirdiği röportaj, Türkiye’deki adalet ve hukuksuzluk krizini gözler önüne serdi. Albayrak, “Hukuk şahsa göre değildir, devletin adaleti olur!” diyerek, orman yangınları, depremler ve sahte diploma skandalı gibi sorunların temelinde keyfi yönetim ve adaletsizliğin yattığını vurguladı. Siyasi çoraklaşma, muhalefetin çözüm...
71 yaşındaki Alzheimer hastası İbrahim Güngör, yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi verirken cezaevinde tutuluyor. Kızı Rumeysa Güngör, “Babamı ölüme terk etmeyin” çağrısıyla yetkililere sesleniyor. İzmir’de yaşayan Rumeysa Güngör’ün 71 yaşındaki babası İbrahim Güngör, sağlık durumu kritik olmasına rağmen cezaevinde tutuluyor. Alzheimer hastası olan İbrahim Güngör, 25 Temmuz’da hastaneye kaldırılmış, dün...
Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, “Bir Kavram Bir Yorum” programında liberalizm ile kapitalizm arasındaki farkları değerlendirdi. Gülabi, liberalizmin emperyalizmin değil, bireysel özgürlüğün taşıyıcısı olduğunu vurgulayarak, kapitalist ülkelerin tarihteki sömürgeci tutumlarının liberal düşünceyle karıştırılmaması gerektiğini ifade etti. Serbest girişimin ve mülkiyet hakkının özgürlüklerin temeli olduğunu belirten Gülabi, ideolojilerin toplumu anlamada...
TRT eski spikeri ve Uluslararası Basın Kartı (IFJ) sahibi Sırrı Er, Kurban Bayramı mesajında KHK’lı yüz binlerce kişinin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti. Sosyal dışlanma, işsizlik ve yurt dışı yasakları nedeniyle KHK’lıların adeta “ölüme terk edildiğini” belirten Er, bugüne kadar 1300’e yakın ölüm, 200 intihar ve 150 cezaevi kaybı yaşandığını vurguladı....
TRT eski spikeri ve Uluslararası Basın Kartı (IFJ) sahibi Sırrı Er, yaptığı açıklamada onurun insanın kendine duyduğu saygı ve erdemli bir yaşam sürme çabası olduğunu vurguladı. Aristo, Kant, Shakespeare, Mehmet Akif ve Nelson Mandela’nın sözlerine yer vererek, onurlu bir duruşun vicdan, adalet ve özgür düşünceyle mümkün olduğunu ifade etti. Er,...