Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi: “Yargı, İktidarın Silahı Olmamalı!”

Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi: “Yargı, İktidarın Silahı Olmamalı!”
Publish: 27.05.2025
15
A+
A-

Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, 26 Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada, muhalefete yönelik yargı baskısını sert sözlerle eleştirerek iktidarın sandık yerine savcılıkla siyaset yürüttüğünü savundu. Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Zafer Partisi ve Osman Kavala gibi isimler üzerinden yürütülen davaların siyasi amaçlı olduğunu belirten Gülabi, CHP’nin muhalefet rolünü yeterince yerine getirmediğini ifade etti. Belediyelerin yetkilerinin kısıtlanmasını da sert dille eleştiren Gülabi, “Seçilmişleri memurlaştırmak istiyorlar” dedi. Gülabi, Türkiye’de hukukun siyasallaşmasının ülke itibarını zedelediğini vurgulayarak adalet çağrısı yaptı.

Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi, 26 Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada, muhalefete yönelik artan yargı baskısına sert tepki gösterdi.

İmamoğlu, Demirtaş, Özdağ ve Kavala gibi isimler üzerinden yürütülen hukuki operasyonların, aslında birer siyasi tasfiye girişimi olduğunu vurgulayan Gülabi, “Sandığı değil, savcılığı tercih eden bir iktidar var karşımızda” dedi.

Belediyelerin yetkilerinin kısıtlanmasını da sert bir dille eleştiren Gülabi, “Seçilmiş belediye başkanlarını memura çevirmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

CHP’nin Meclis’teki tavrını da eleştiren Gülabi, muhalefetin yargı baskısına karşı net duruş sergilemesi gerektiğini belirtti: “Sarı muhalefet değil, gerçek direniş gerek.”

Ayrıca Gülabi, Türkiye’nin hukuk düzenine dair uluslararası algının zedelendiğini vurgulayarak, “Bu ülkeyi üçüncü dünya ülkesi gibi gösteren halk değil, adaleti araçsallaştıran iktidardır” dedi.


Liberal Parti Genel Başkanı Zübeyir Gülabi’den 26 Mayıs 2025 Tarihli Basın Açıklaması

“Hakkı Savunmak İçin Konuşuyoruz, Çünkü Susarsak Sıra Hepimize Gelecek!”

Sevgili Türkiye,

Bugün bu kürsüden vicdan sahibi her yurttaşın ortak sesi olarak konuşuyorum.
Buradayız… Çünkü susanların boğazında biriken söz, haksızlığa alışmayanların içindeki sızı olduk. Bu konuşma, ne yalnızca bir partinin ne de bir kürsünün cümleleri değil; halkın kalbinden yükselen feryattır.

Çünkü artık bu memlekette herkes bir şeylerin farkında:
Adaletin adrese teslim olduğu, seçmenin iradesinin dosyalarla boğulduğu, geçimin kâbusa dönüştüğü, gençliğin bastırıldığı bir düzende kimse “iyi” değil.
Komşusunun feryadını duyup sessiz kalan insanlar olduk.
Çocuklar geleceğini bu topraklarda değil, adını zar zor bildikleri ülkelerde arıyor.
Birileri milyonlarla oynarken, milyonlar kuruş hesabı yapıyor.
Ama en kötüsü: insanlar artık haksızlığa alışıyor.
Çünkü konuşan herkesin başına bir şey geliyor.

Biz bu sessizliğe razı değiliz.
Haksızlığa alışmak değil, hakkı savunmak istiyoruz.
Ve inanıyoruz: Bu ülkede hâlâ doğru bir kelime, eğri bir düzene karşı en güçlü sestir.

Bu yüzden konuşacağız.
Çünkü korkan çok, konuşan az.
Ama biz konuşan olmaktan hiç korkmadık.

Liberal Parti olarak bu ülkenin yarınına inanan tüm kesimlerle birlikte;
hukukun üstünlüğünü, demokrasi kültürünü ve insan onurunu yeniden ayağa kaldırmak için konuşmak, uyarmak ve mücadele etmek zorundayız.
Çünkü susarsak, sıranın kime geleceğini asla bilemeyiz.
Ve biz susmayacağız!

Yargı Yoluyla Siyasi Tasfiye: İmamoğlu, Demirtaş, Özdağ, Atalay, Kavala

Saray rejimi artık sandıkta değil, savcılıkta yarışıyor.
Türkiye tarihinde görülmemiş biçimde muhalefetin önde gelen isimleri yargı sopasıyla etkisizleştirilmeye çalışılıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen ve siyasi saiklerle yönlendirilen operasyonlar artık 4. dalga noktasına geldi.

Aynı şekilde;

  • HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,
  • Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ,
  • Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atalay,
  • İş insanı Osman Kavala

farklı görüşlerde olmalarına rağmen aynı kadere mahkûm edilmek isteniyor: susturulmak.

Burada mesele siyasi görüş değil; rejime tehdit oluşturan her sesin boğulmasıdır.

İktidar artık muhalefeti ikna etmiyor, etkisizleştirmeye çalışıyor.
Ve seçmeni de sadece kendisini seçmeye mahkûm etmek istiyor.
İmamoğlu’na her yeni dava halkın iradesine doğrudan müdahaledir.

Unutulmasın:
Yargının siyasallaştığı bir ülkede, adalet iktidarın silahına dönüşür.

Liberal Parti olarak uyarıyoruz:
Yargı hesaplaşma aracı değil, adaletin teminatı olmalıdır!
Halkın iradesi mahkeme kararlarıyla değil, sandıkla belirlenmelidir!

Belediyelere Darbe: Yerel Yönetimlere Merkezi Vesayet

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’taki açıklamalarıyla belediyelere yönelik bir daraltma süreci başlatıldı.

Yeni “belediye statüsü” adı altında getirilen düzenlemeler;

  • Bütçeleri valilik onayına bağlıyor,
  • Sosyal yardımları bakanlık iznine bağlıyor,
  • Kentsel dönüşüm ve imar yetkilerini bakanlığa devrediyor,
  • İhaleleri merkezi onaya tabi kılıyor.

Belediye başkanları, halkın değil bakanlıkların müdürleri hâline getiriliyor.

Bu bir yerel darbedir.
Seçilmişlerin yetkilerini gasp eden bu düzen, halkın iradesine saygısızlıktır.

AK Parti iktidardayken belediyelere geniş yetkiler makbuldü.
Ama muhalefet kazanınca aynı yetkiler tehdit sayılıyor.

Liberal Parti olarak çağrımız nettir:
Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğu çekinceleri kaldırmalı, yerel yönetimlere özgürlük ve güç kazandırmalıdır.

Meclisteki Sessizlik ve CHP’nin Çanak Tutması

16 Nisan’da TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği kararı kürsüden okudu.
Demokratik, anayasal ve hukuki bir görevdi.

Ama Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un tepkisi sonrası görevden fiilen el çektirildi.
Daha da vahimi, CHP yönetimi bu haksızlığa karşı durmak yerine Karaca’yı görevden aldı.

Bu suskunluk, bu teslimiyet kabul edilemez!

CHP’nin bu tutumu, hukuksuzluğa ortak olmak ve kendi vekilini harcamaktır.
Muhalefet iktidarın baskısına uyum sağlıyorsa, o artık gerçek muhalefet değildir.

Demokrasi, kişisel hesapların değil; evrensel hukuk kurallarının rejimidir.
Ve bu kurallar çiğnendiğinde ilk tepki, muhalefetten gelmelidir!

Türkiye’nin İmajı: ABD’li Yatırımcının Küstah Yorumu

ABD’li bir yatırımcı, İmamoğlu’na yönelik yargı sürecini değerlendirdi:

“Böyle şeyler üçüncü dünya ülkelerinde olur.”

Bu söz, sadece bir yorum değil; Türkiye’ye dair uluslararası algının özetidir.
Ve ne yazık ki bu algıyı oluşturan, halk değil; hukuku araçsallaştıran iktidardır.

Liberal Parti olarak bu açıklamayı reddediyoruz ama bu açıklamayı mümkün kılan ortamı da inkâr etmiyoruz.

İtibar dışarıda değil, adalet içeride kazanılır!
Türkiye’nin sorunu imaj değil, iktidar sorunudur.

Ekonomi Gerçeği: Saray Rakamları Değil, Pazardaki Etiketler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci diyor ki:

“Asgari ücret 52 bin TL olsaydı, 5 bin TL’lik kira 15 bin olurdu.”

Sayın Zeybekci’ye soruyoruz:
Ankara’da 5 bin TL’ye kiralık ev bulabiliyor musunuz?
Varsa, kamuoyuyla paylaşın.

Ekonomi saray tablolarıyla değil, pazardaki etiketlerle, halkın cebindeki son bozuklukla ölçülür.

Son Söz: Bu Ülke Sustukça Kayıyor

Biz Liberal Parti olarak buradayız.
Susmayacağız.
Hakkı, adaleti, hukuku, halkın iradesini savunacağız.
Çünkü bu ülkede hâlâ umut var.
Ve bu umut, cesurca konuşanlarda, suskunluğa direnenlerdedir.

Türkiye sustukça kayıyor, konuştukça özgürleşiyor.

Konuşacağız.
Çünkü sıra hepimize gelebilir.

Zübeyir Gülabi
Liberal Parti Genel Başkanı
26 Mayıs 2025

Liberal TR Haber’i Destekle

Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:

Patreon’da Destek Ol
Leave a Comment
Comments - 0 Comment

No comments yet.

WhatsApp