Ekonomist Mahfi Eğilmez, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu zorlu sürece dair dikkat çeken bir değerlendirme yaptı. Eğilmez, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bir yandan enflasyonla mücadele edilirken diğer yandan büyümenin toparlanmasının hedeflenmesinin risklerine işaret etti.
“Faizi yükseltirken siyasal ve sosyal riskleri artırmaktan kaçınmak gerekir” diyen Eğilmez, mevcut ekonomik tabloyu çarpıcı bir benzetmeyle açıkladı:
“Bu, çoklu organ yetmezliği olan bir hastanın sigarayı ve içkiyi bırakmak zorunda olmasına benzetilebilir.”
Eğilmez’in bu yorumu, özellikle Merkez Bankası’nın faiz artışları, düşen büyüme rakamları ve artan hayat pahalılığı ile birlikte toplumun dayanma gücünün zorlandığı bir döneme denk geldi. Ekonomist, enflasyonla kararlı bir mücadele için makroekonomik istikrarı destekleyen, aynı zamanda toplumsal tansiyonu düşüren bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Türkiye ekonomisi son aylarda hem yüksek enflasyonla mücadele ederken hem de büyümedeki yavaşlamayı durdurma arayışında. Bu ikili baskı, ekonomi yönetiminin atacağı adımlarda denge gözetilmesini zorunlu kılıyor. Eğilmez’in “çoklu organ yetmezliği” benzetmesi, bu kırılgan tabloya güçlü bir gönderme niteliği taşıyor.

Ekonomist Mahfi Eğilmez’in “çoklu organ yetmezliği” benzetmesi, Türkiye ekonomisinin derin yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Eğilmez’in yorumları sadece bir eleştiri değil, aynı zamanda dolaylı bir politika reçetesi niteliği taşıyor.
Peki bu süreçte ekonomi yönetimi ne yapmalı? Eğilmez’in yaklaşımına göre atılması gereken başlıca adımlar şöyle sıralanabilir:
Eğilmez’in vurguladığı en önemli noktalardan biri, para politikasında tutarlılık. Faiz artışları tek başına yeterli değil; enflasyon hedeflemesi konusunda net ve şeffaf bir iletişim stratejisi oluşturulmalı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve öngörülebilirliği yeniden sağlanmalı.
Sadece para politikasıyla değil, reel sektör reformlarıyla büyümenin desteklenmesi gerektiğini savunan Eğilmez’in bu görüşü, verimlilik artışı, ihracat odaklı üretim modeli ve eğitim sisteminde dönüşüm gibi alanlara işaret ediyor. Kalıcı büyüme için tüketimden çok yatırıma dayalı bir ekonomik model inşa edilmeli.
Ekonomi yönetimi, faiz artışlarının oluşturabileceği toplumsal gerginliği azaltmak için sosyal politikaları devreye sokmalı. Dar ve sabit gelirli kesimlerin desteklenmesi, gelir dağılımı adaletsizliğini hafifletecek politikalar ile birlikte yürütülmeli.
Vergi adaleti sağlanmadan sağlıklı bir mali disiplin kurmak mümkün değil. Eğilmez’in defalarca altını çizdiği gibi, kayıt dışı ekonominin küçültülmesi, hem bütçe dengesini korur hem de uzun vadeli yatırımcı güvenini artırır.
Ekonomik reformların sürdürülebilir olabilmesi için güçlü siyasi irade ve toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlayan kapsayıcı bir yaklaşım şart. Eğilmez’in dolaylı olarak işaret ettiği bu unsur, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir iyileşmenin de temelidir.
Mahfi Eğilmez’in metaforundaki gibi, ekonomi bir hasta ve sadece kriz anında müdahale yeterli değil. Kökten bir yaşam tarzı değişikliği, yani kalıcı ve kararlı ekonomi politikaları gerekiyor. Bu da ancak şeffaflık, güven, liyakat ve uzun vadeli vizyonla mümkün olabilir.
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol