İYİ Parti Milletvekili Lütfi Türkkan’ın çarpıcı iddiaları ve 2008 sonrası Türkiye’deki siyasi depremler mercek altında! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2008’den sonraki dönüşümü, gizemli Dolmabahçe görüşmesi, 17-25 Aralık olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki tasfiyeler… İşte tüm detaylar ve analizler!
Giriş: 2008 Sonrası Türkiye’de Neler Değişti?
İYİ Parti Milletvekili Lütfi Türkkan’ın son açıklamaları, Türkiye’nin 2008 yılından bu yana yaşadığı derin siyasi dönüşümü yeniden gündeme taşıdı. Türkkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2008’e kadar “çok naif ve merhametli” bir insan olduğunu belirtirken, bu tarihten sonra adeta tanınmaz hale geldiğini, eski dostlarından ayrılarak kendisini yanlış yönlendiren yeni isimlerle yol yürüdüğünü iddia etti [User Query]. Bu önemli açıklama, muhalefet cephesinden bir ismin iktidar liderinin geçirdiği düşünülen değişime dair kritik bir bakış açısını sunması açısından büyük önem taşıyor. Bu haberimizde, Türkkan’ın bu iddiasını ve metinde geçen diğer kilit olayları detaylı bir şekilde inceleyerek, 2008 sonrası Türkiye siyasetinin nasıl bir seyir izlediğini anlamaya çalışacağız. 2008’deki Erdoğan-Yaşar Büyükanıt görüşmesi, 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz darbe girişimi, anayasa referandumu ve sonrasındaki kamu görevinden tasfiyeler gibi kritik gelişmelerin analizini yaparak, Türkkan’ın gözlemlerinin ne kadarının desteklendiğini veya farklı yorumlandığını ortaya koymayı hedefliyoruz.
Türkkan’ın açıklamalarının odak noktasında, içeriği hala tam olarak bilinmeyen ve büyük bir sır perdesi ardında kalan 2008 yılındaki Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesi yer alıyor. Bu gizemli buluşma, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor ve sonrasındaki birçok önemli olayın potansiyel nedeni veya tetikleyicisi olarak görülüyor. Bu nedenle, bu haberin temel sorusu, Türkkan’ın Erdoğan’daki değişimin başlangıcı olarak işaret ettiği 2008 yılının, gerçekten de Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısında kalıcı izler bırakan bir sürecin başlangıcı olup olmadığıdır.
Lütfi Türkkan’ın Gözünden Erdoğan’ın Dönüşümü: Naiflikten…
Lütfi Türkkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karakterindeki ve siyasi duruşundaki değişime dair yaptığı vurgular, dikkat çekici detaylar içeriyor. Türkkan, Erdoğan’ı 2008 öncesinde “çok naif ve merhametli” olarak tanımlayarak, o döneme ait olumlu bir tablo çiziyor. Ancak, aynı Türkkan’ın 2008 yılından sonra Erdoğan’ı tanıyamadığını ifade etmesi, bu tarihten sonra önemli bir kırılmanın yaşandığına işaret ediyor. Türkkan’a göre bu dönüşüm, Erdoğan’ın geçmişteki yol arkadaşlarından ayrılması ve onu yanlış yönlendiren yeni kişilerle hareket etmeye başlamasıyla doğrudan ilişkili [User Query]. Bu ifade, Erdoğan’ın çevresindeki kilit isimlerin değişmesinin, onun siyasi kararlarını ve liderlik tarzını derinden etkilediği yönünde önemli bir çıkarım sunuyor.
Türkkan’ın işaret ettiği 2008 dönemi, doğrudan Erdoğan ile Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesiyle aynı zamana denk geliyor. Türkkan’ın “zulüm 2008 yılından sonra başladı” şeklindeki ifadesi, bu gizemli görüşmenin, Erdoğan’ın siyasi çizgisinde ve yönetim anlayışında bir dönüm noktası olabileceği imasını taşıyor. 2021 yılında TBMM’de yaptığı bir konuşmada Lütfü Türkkan, hükümetin **”baskıcı, yasakçı, zulmeden sistemi”**ni eleştirerek, bu durumun gençlerin ülkeyi terk etmesine neden olduğunu belirtmişti.5 Bu ifade, Türkkan’ın Erdoğan liderliğindeki hükümetin politikalarını 2008 sonrası dönemde giderek daha otoriter ve baskıcı olarak algıladığını gösteriyor. Türkkan’ın bu kişisel gözlemi, tek başına kesin bir kanıt sunmasa da, bu haberin incelemesi gereken temel bir iddiayı ve algıyı oluşturuyor. 2008 görüşmesinin ardından yaşanan olayların, Türkkan’ın bu subjektif ancak siyasi açıdan yüklü perspektifini ne ölçüde desteklediği veya çürüttüğü, haberimizin ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak ele alınacak.
Dolmabahçe’nin Sır Perdesi: Erdoğan ve Büyükanıt Arasındaki Gizemli Buluşma
4 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleşen Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe Sarayı’ndaki özel görüşme, Türk siyasi tarihinin en çok merak edilen olaylarından biri olmaya devam ediyor.7 Yaklaşık 135 dakika süren bu önemli buluşma 21, Genelkurmay’ın 27 Nisan 2007‘de yaptığı ve kamuoyunda “e-muhtıra” olarak adlandırılan açıklamasından kısa bir süre sonra gerçekleşmişti.32 Görüşmenin içeriği hiçbir zaman resmi olarak açıklanmadı. Büyükanıt bu konudaki ısrarlı sorulara “benimle mezara gidecek” şeklinde unutulmaz bir yanıt vermişti.32 Erdoğan da benzer bir tutum sergileyerek, içeriği ancak Büyükanıt açıklarsa kendisinin de paylaşacağını ifade etmişti.51
Bu yoğun gizlilik atmosferi, görüşmenin gerçek niteliği ve sonrasındaki siyasi gelişmeler üzerindeki potansiyel etkisi hakkında sayısız spekülasyonun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu spekülasyonlar arasında, “e-muhtıra”nın ele alınması, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri ve olası bir askeri müdahale gibi kritik konular yer alıyordu.32 Bazı yorumcular, görüşmede hükümet ile ordu arasında bir tür **”Dolmabahçe Mutabakatı”**nın sağlandığını ileri sürdüler.2 Bu iddialara göre, ordu cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde daha ılımlı bir tutum sergilemeyi kabul ederken, hükümet de ordunun bazı taleplerini karşılamış olabilirdi.
Görüşme hakkında ortaya atılan bir diğer dikkat çekici iddia ise, Büyükanıt’ın kızına ait olduğu ileri sürülen bazı özel görüntülerin Erdoğan tarafından şantaj amaçlı kullanıldığı yönündeydi.12 Ancak bu iddialar hem Başbakanlık hem de Büyükanıt tarafından kesin bir dille yalanlanmıştı.35
Dolmabahçe görüşmesinin en çarpıcı yönlerinden biri de, bu buluşmanın hemen ardından Ergenekon soruşturmalarının başlamasıydı.12 Bu zamanlama, görüşmenin içeriği ve sonuçları ile Ergenekon süreci arasında bir bağlantı olabileceği yönünde yoğun spekülasyonlara yol açtı. Bazı yorumlara göre, görüşmede Ergenekon soruşturmalarına yeşil ışık yakılmış veya bu süreçle ilgili önemli kararlar alınmış olabilirdi.53
Büyükanıt, daha sonra TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede Dolmabahçe görüşmesini “rutin” bir buluşma olarak nitelendirmişti.22 Ancak bu açıklama, görüşmenin öncesindeki ve sonrasındaki olayların ağırlığı ve gizliliği ile çelişiyordu. Görüşmenin içeriğine dair kesin bir bilgi olmaması, bu olayın Türk siyasi tarihindeki önemini ve etkisini daha da artırıyor.
Siyasi Olaylar Zinciri: 2008 Sonrası Türkiye’de Yaşananlar
17-25 Aralık Soruşturmaları (2013): Türkiye, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde, hükümet yetkililerini, ailelerini ve iş dünyasından bazı isimleri kapsayan yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla sarsıldı.5 Bu soruşturmalar, aralarında bakan çocukları, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve iş adamı Rıza Sarraf’ın da bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınmasıyla başladı. İddialar, görevi kötüye kullanma, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık gibi ciddi suçları içeriyordu.22 Soruşturmalar sonucunda ele geçirilen büyük miktardaki nakit para ve diğer deliller, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı.21 Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet, bu soruşturmaların arkasında Fethullah Gülen hareketinin olduğunu ileri sürerek, bunun hükümeti devirmeye yönelik bir “paralel devlet” komplosu olduğunu iddia etti.5 Bu olaylar, AKP ile Gülen hareketi arasındaki uzun süredir devam eden gerilimin açık bir çatışmaya dönüşmesine neden oldu. Soruşturmaları yürüten çok sayıda polis ve savcı görevden alındı veya yerleri değiştirildi.5 Sonuç olarak, bu soruşturmalar hükümet tarafından siyasi bir operasyon olarak nitelendirilerek takipsizlik kararları verildi ve kapatıldı.5 17-25 Aralık soruşturmaları, hükümetin imajını ciddi şekilde zedeledi ve devlet kurumlarına olan güveni sarstı. Ayrıca, bu süreçte yaşananlar, Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın derinleşmesine de önemli katkıda bulundu.
15 Temmuz Darbe Girişimi (2016): 15 Temmuz 2016 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup asker, hükümeti devirmeye yönelik kanlı bir darbe girişiminde bulundu.10 Darbe girişimi, İstanbul’da köprülerin kapatılması, Ankara’da parlamento binasının bombalanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimi gibi vahim olaylarla karakterize oldu.24 Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı üzerine sokağa çıkan halkın gösterdiği büyük direniş sayesinde darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.12 Hükümet, bu darbe girişiminin arkasında da Fethullah Gülen hareketinin olduğunu iddia etti.12 Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından binlerce kişi gözaltına alındı ve tutuklandı.68 20 Temmuz 2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi.68 15 Temmuz darbe girişimi, Türk toplumu için travmatik bir olay oldu, çok sayıda insan hayatını kaybetti ve ülke büyük bir istikrarsızlık tehlikesi atlattı.
Anayasa Referandumu ve Başkanlık Sistemine Geçiş (2017): 16 Nisan 2017 tarihinde Türkiye’de, anayasa değişikliklerini içeren tarihi bir referandum yapıldı.11 Bu değişiklikler, Türkiye’nin parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişini öngörüyordu. Referandumda %51.41 oranında “Evet” oyu çıktı.83 Başkanlık sistemine geçişle birlikte, başbakanlık makamı kaldırıldı ve cumhurbaşkanının yetkileri önemli ölçüde arttırıldı.11 Bu yeni sistem, yürütme yetkisini tek elde topladı ve hükümetin kurulma şeklini tamamen değiştirdi.81 Referandumun OHAL koşullarında yapılması, adil ve özgür bir kampanya ortamının sağlanıp sağlanmadığı konusunda ciddi tartışmalara yol açtı.34
Darbe Sonrası Tasfiyeler ve İnsan Hakları İhlalleri İddiaları: 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’de çok geniş kapsamlı bir tasfiye süreci başlatıldı.27 Olağanüstü hal yetkileri kullanılarak çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile on binlerce kamu görevlisi görevden ihraç edildi veya açığa alındı. Bu süreçte yargı mensupları, akademisyenler, öğretmenler, emniyet ve askeri personel gibi birçok farklı meslek grubundan insan etkilendi.88 Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 33 binden fazla öğretmen ihraç edildi.88 Gözaltına alınan ve tutuklanan kişi sayısı da on binleri buldu.89 CHP’nin hazırladığı bir rapora göre, darbe soruşturmaları kapsamında 50 binden fazla kişi tutuklandı.89 Bu süreçte, işkence ve kötü muamele iddiaları, avukatlara erişim kısıtlamaları ve adil yargılanma hakkının ihlali gibi çeşitli insan hakları ihlalleri rapor edildi.27
Siyasi Dilin Şifresi: “Aldananlar ve Aldatanlar”, “Dünkü Zalim ile Bugünkü Zalim”
Metinde geçen “aldananlar ve aldatanlar” ile “dünkü zalim ile bugünkü zalim” ifadeleri, Türkiye siyasetindeki derin kutuplaşmayı ve karşılıklı suçlamaları çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. “Aldananlar ve aldatanlar” ifadesi, özellikle AKP ve Gülen hareketi arasındaki karmaşık ilişki bağlamında değerlendirilebilir. Her iki taraf da geçmişte işbirliği yapmış ancak daha sonra şiddetli bir çatışmaya girmiştir. Bu ifade, tarafların birbirini ihanetle ve aldatmakla suçladığı bir durumu işaret edebilir.7 “Dünkü zalim ile bugünkü zalim” ifadesi ise, Türkiye siyasi tarihinde süreklilik gösteren bir baskıcı güç veya zihniyetin varlığına dikkat çekiyor.95 Bu ifade, farklı dönemlerde farklı aktörler iktidarda olsa da, özünde aynı otoriter uygulamaların devam ettiği yönünde bir yorumu içerebilir.
Tarihi Paralellikler: Türkiye Siyasetinde Tekrarlayan Kalıplar
Metinde geçen “bugün aynı oyunun benzerlerini görüyoruz” ifadesi, güncel siyasi olayların Türkiye’nin yakın tarihinde yaşananlarla şaşırtıcı benzerlikler taşıdığı iddiasını ortaya koyuyor. Türk siyasi tarihi incelendiğinde, gerçekten de bazı tekrarlayan kalıplar ve paralellikler göze çarpıyor.17 Türkiye, siyasi istikrarsızlık, askeri müdahaleler ve yoğun siyasi kutuplaşma gibi zorlu dönemler yaşamıştır.30 Ordu ve sivil hükümet arasındaki hassas ilişki, tekrarlayan bir tema olmuştur.32
Sonuç: Türkiye’nin Siyasi Dönüşümü ve Geleceği
Lütfi Türkkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2008 sonrası dönüşümüne dair iddiaları, Türkiye’nin bu dönemde yaşadığı sarsıcı siyasi olaylarla birlikte değerlendirildiğinde, oldukça karmaşık bir tablo ortaya çıkıyor. Türkkan’ın kişisel gözlemi, Erdoğan’ın liderlik tarzında ve siyasi çizgisinde gerçekten de bir değişim yaşandığı yönündeki yaygın algıyı destekliyor. Bu algının oluşmasında, Dolmabahçe görüşmesinin gizemi, 17-25 Aralık soruşturmaları, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki tasfiyeler gibi kritik olaylar önemli bir rol oynadı. Türkiye’nin siyasi geleceği, bu tarihi süreçten çıkarılacak dersler ve toplumun farklı kesimlerinin demokratik değerlere olan bağlılığı ile şekillenecek.
Tablo 1: Türkiye’deki Kilit Siyasi Olayların Zaman Çizelgesi (2007-Günümüz)
| Tarih | Olay |
| 27 Nisan 2007 | E-Muhtıra |
| 4 Mayıs 2007 | Erdoğan-Büyükanıt Dolmabahçe Görüşmesi |
| 17-25 Aralık 2013 | Yolsuzluk Soruşturmaları |
| 15 Temmuz 2016 | Darbe Girişimi |
| 20 Temmuz 2016 | Olağanüstü Hal İlanı |
| 16 Nisan 2017 | Anayasa Referandumu (Başkanlık Sistemine Geçiş) |
| 2016-Devam | Darbe Sonrası Tasfiyeler ve İnsan Hakları İhlalleri İddiaları |
Tablo 2: 2017 Anayasa Referandumu ile Yapılan Temel Değişikliklerin Özeti
| Orijinal Anayasa Hükmü | Değiştirilen Anayasa Hükmü | Temel Etkisi |
| Parlamenter Sistem | Başkanlık Sistemi | Başbakanlık kaldırıldı, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına devredildi. |
| Başbakanlık Makamı | Kaldırıldı | Yürütme yetkisi tek elde toplandı. |
| TBMM’nin Hükümeti Denetleme Yetkisi | Sınırlandırıldı (Gensoru kaldırıldı, yazılı soru mekanizması) | TBMM’nin yürütme üzerindeki denetimi zayıfladı. |
| Cumhurbaşkanının Tarafsızlığı | Kaldırıldı (Partili Cumhurbaşkanlığına izin verildi) | Cumhurbaşkanının bir siyasi partiyle bağını sürdürmesi mümkün hale geldi. |
| Askeri Mahkemeler (Barış Zamanında) | Kaldırıldı | Sivil yargının yetki alanı genişledi. |
Tablo 3: Darbe Sonrası Tasfiyelerin Sektörel Dağılımı (Tahmini)
| Sektör | İhraç Edilen Sayısı (Tahmini) | Tutuklanan Sayısı (Tahmini) | Kaynak (Snippet ID) |
| Milli Eğitim Bakanlığı | >33.000 | Bilgi Yok | 1 |
| Emniyet Genel Müdürlüğü | >22.000 | >10.000 | 1 |
| Sağlık Bakanlığı | >6.000 | Bilgi Yok | 1 |
| Adalet Bakanlığı | >5.000 | Bilgi Yok | 1 |
| Üniversiteler | >7.000 (Akademik ve İdari) | Bilgi Yok | 1 |
| Yargı | >4.000 (Hakim ve Savcı) | Bilgi Yok | 2 |
| TSK | >10.000 | >7.000 | 1 |
| Diğer Kamu Kurumları | Çok Sayıda | Çok Sayıda | 1 |
Bağımsız gazeteciliği desteklemek için Patreon sayfamıza katılabilirsiniz:
Patreon’da Destek Ol